Parkta minik kızıl Ava Parker Brick’in sikini afiyetle yiyor

Madrid’in sıcak, kalabalık parkında Ava Parker, minyon bedenine rağmen gözlerin üzerine yapıştığı ateşli bir kırmızı saçlı olarak dikkat çekiyordu. Brick Danger adındaki adam, yumruk kadar sert ve iri yarakıyla onu hedef almıştı. O anın heyecanı ikisinin içini kavuruyor, henüz başlamamış ama patlayacak bir volkan gibi arzuyu büyütüyordu. Brick, Ava’nın kıvrak vücudunu elleriyle keşfe çıktı; ince beli, sıkı göğüslerini avuçladıktan sonra dudaklarını amcığın cildine değdirip hafifçe ısırdı. Ava, sesini boğuk bir iniltiye çevirerek dizlerinin üstüne çöktü ve o iri yığma yarak ağzına doldu. Sıkıca kapandı dudaklarıyla; yavaş yavaş emdiği her hareketle hem kuvvetini hem de fantezilerini ortaya koydu. Yarası deliğin içine uzanan sertlik, Ava’nın boğazını yakarcasına sarkıyordu ama o buna bayılıyordu. Brick nefes nefese kalmıştı; elini saçlarından kavrayıp başını kendi yönüne çevirdiğinde kızın gözlerindeki koca açlığı gördü. “Daha sert ol,” diye hırladı adam. Ava da söz dinlercesine daha derin soktu kafasını onun içine; gargara yapar gibi yaptı, saksoyu bir marifet gibi sergiledi. Her çekişte adamın keyfi yerinden oynuyor, avuçları kızın ensesinde ritmi belirliyordu. Sonra Brick dayanamadı, üzerine doğru eğilerek hızını arttırdı; karısının dar kuyusuna geçici kökünü sapladı. Her inik hareketinde Ava’nın küçük bedeni titriyor, ağzından kaçan inlemeler parka yayılıyordu. Adam amcıkla yaranın sürtüşmesiyle deliriyor, sertçe dayayıp kızıl saçların arasında orgazma doğru yaklaşıyordu. Ava’nın yüzü kıpkırmızı olmuştu; gözleri dolarken aynı anda kahkahalarla karışık acı-iktidar çığlıkları atıyordu. Bir anda tüm güçle içinden boşaldığında park yankılanıyordu – içinde taşıdığı zehirli sıvılar dışarı fırlıyor ve Ava mutsuzluğun değil bambaşka bir haz perdesinin peşindeydi artık. Yarağının tamamını içine almışken titreyen bedeniyle dimdik duruyordu genç kadın; umut dolu ve tam anlamıyla teslim olmuştu bu kaba, en tatlı köklemenin altında…