Madrid’in sıcak havası odanın içinde bile yakıcı bir gerginlik yaratıyordu. Tucker Starr, kaslı vücudunu esnetirken gözlerindeki hırsla amcığını keşfetmeye hazırdı. Kadının dar amcığı ise ilk dokunuşta hemen açığa çıktı; sertçe yanağını sıyırırken yalancı bir masumiyet sergiliyordu ama arkasında fırtına kopuyordu. İlk başta nazikçe sokulan parmaklar hızla yerini kalın, güçlü bir yarak girmesine bıraktı; amcığını yavaş yavaş esneten o hınzır hareketler kadının teninde isyan eden hisler yaratıyordu.
Tucker’ın elinin ve ağzının uyumu, kadının ayaklarını başına kadar kaldırıp ona iyice açılmasını sağladı. Yalakalıkla ıslattığı amcığın içi, yalvaran sesler arasında daha da sıcak ve daralmıştı. Kadın karnını gerip rahatlamak isterken, sert koçlukla dolan yarak her defasında derinlere iniyor, amcığını olanca gücüyle infilak ettiriyordu. Sesleri oda dolmuştu; kadın acı ile zevkin sınırlarında savruluyor, “Daha sert!” diye inliyordu.
Kadının bedeninden yayılan ter kokusu ve onun can havliyle haykırması, Tucker’ın azmini kamçılıyordu. Yarak omurga boyunca yukarı aşağı vurdukça kadının amcığı tam anlamıyla eriyor, her seferinde biraz daha gevşiyor ama asla teslim olmuyordu. Göğüslerini kavrayıp muazzam itmeyle dayamasını artıran Tucker, kadının yüzünü kendi elleriyle tutup gözlerinin içine bakarak “Dayan be!” diye haykırdı. O anları izleyen herkesin kanını donduracak kadar vahşi ve samimiydi.
Son hamlede nefesleri kesilmişti; derin kökleme dimdik dururken kadının çürümüş dudaklarından dışarı taşan inlemeler son noktayı koydu. Amcık içindeki titreyen damarlar hacmine boyun eğmişti artık. Kadın sonunda kendini teslim etmenin boşalımıyla sarsılırken Tucker arkasından son kez amcığını deli gibi çekip çıkardı, yerdeki ıslaklığı görmezden gelerek karısına son sert bakışı attı ve devran bitmişti. Bu gece Madrid’in en kirli hikayesi olmuştu; hem duygular hem bedenler paramparça…
