Yalnızlığın içinde salona yayılan o keskin elektrik gibi Mycandyalice, şeffaf giysileriyle vücudunu sergilemeye başlıyordu. Bembeyaz teni, iri göğüsleri ve dudaklarından sarkan hafif nemle birlikte adeta davetkâr bir savaşçı gibiydi. O transparan giysilerin altında sivrilen meme uçları, her hareketiyle oyuncak gibi sertleşirken, kalçasını hafifçe sallayıp izleyenlerin içini kavuruyordu. Gözlerinin içine baktığında seni içine çeken o pis bakış, sakso isteğini körüklüyordu.
Oda dar geliyordu artık ona; parmaklarıyla göğüslerini toplayıp sıkıyor, sertleşmiş memelerinin etrafında gezdiriyor, kendi amcığını yavaşça uyarıyordu. Hazza olan açlığı öyle büyüktü ki kafasını geriye atıp mırıltılarla kendini kaybediyordu. Parmaklarını karnından aşağıya indirip o ıslak deliğine dokunuşları biraz daha sertleşince artık sabrı kalmamıştı. Kat kat masturbasyonla kendini eriten bu kadın, hiçbir saklıyorluk göstermeden amcığının içini göstermekten çekinmiyordu.
Sadece seyretmek yetmezdi ona artık; şeffaflık yüzünden belli olan ıslaklığı parmaklarla yaydırıyor, sonra da küçük elini kullanarak hız veriyordu kendine. Yarağının kabarması ve hızlıca sertleşmesiyle beraber poposunu havaya kaldırıyor, kendi yaragını amcığının içine sokacakmışçasına tatmin arıyordu. O çıtır hareketler eşliğinde nefes nefese kalması ve karnının kalkıp inmesi odanın içinde yankılanıyordu.
En sonunda dayanamadı; seçtiği en şeffaf ve en ince giysiyi tamamen arkasına attıktan sonra elini derinlere gönderdi. İçindeki yanmayı bastıramayıp parmaklarını içine soktuğu anda çıkan seslerle kendini kaybetti. Hızla hareketlenen parmaklar, üstüne gelen titremelerle birleşip onu zirveye taşıdı. Hareketleri iyice hızlandı; kızgın bedeninde titremeler artarken ağzından çıkan acayip nefesler ortalığı yaktı geçti.
Son patlama geldiğinde bedeni kasılıp yere çökerken, bütün o şeffaflık arasında yaranın arasından fışkıran tutku damlaları gözden kaçmadı. Kusursuz bir şekilde köklendiği yerden sıyrılıp son defa yavşakça kendini hazzın içine bıraktı Mycandyalice…