Üstü çıplak, incecik yapılı Asyalı güzellik, odaya yayılan ağır ter kokusuyla birlikte gözlerini araladı. Yumuşak dudakları hafifçe aralanırken, içinde biriken sapkınlığı bastırmaya çalışıyordu ama vücudu yalan söylüyordu; her kıvrımı, her ince beli sanki çağrı yapıyormuş gibiydi. O anın büyüsüyle üstüne çöken karanlıkta, adamın elleri onun tenine değdiğinde bütün bedenini ürpertti. Parmak uçları cildi sıyırıyor, fısıltılar gibi inleyen nefesi hızlanıyordu.
Adam sabır göstermeden üstüne çöktü. Sırtına bastırdığı ince bele doğru sertçe yaklaştı; elini belinden geçirip masum amcığı taciz edercesine sıkı sıkıya kavradı. Kadının içinde kıvranan istek dalgası patlayacak gibiydi. Hafiften açılan bacaklarının arasına kaydırdığı dev yarağını gözenekleriyle hissedebiliyordu. Amcığının yanından kayarak içeriye dalan kalın kemiğin her hareketinde kadın zor tutuyordu kendini; ılık nemi parmaklarına bulaşmıştı bile.
Sıkıştığı dar oyuk şiddetli birer çekişle dolup taştı. O hırçın kökleme ritmine karşı koyması imkânsızdı; göğsü kabarıp iniyor, acayip esnemelerle amını satıyordu adeta. Sikişin şiddeti arttıkça kadının sesi yükseldi; “Daha hızlı, kökle beni!” diye yalvarıyordu nefesi kesilene dek. Gelen her infilakta ısırdığında boynunu kendine koridor yaptı adam; parmaklarını saçlarına geçirdi ve daha derin soktu.
Sonunda o büyük doruk geldiğinde kadın deli gibi inledi, bacaklarını adamın beline doladıktan sonra amını tamamen kabullenmişti. İçindeki sıvılar damlalar halinde kaçarken adam da son darbeyi vurup içine boşalttı. İkisinin de vücutları titriyor, soluk soluğa kalmıştı; bu sapkınca ve vahşi sevişme anında çözülmüşlerdi tamamen…
