Sokakta cüretkâr bir cesaretle yürüyen Amber, büyük ve doğal göğüslerini gözler önüne seriyordu. Her adımında titreşen o iri memeleri, üstündeki ince kıyafetin delikli kumaşından çıplak gibi dışarı taşarak etrafa meydan okuyor, kendini saklamadan arzularını ilan ediyordu. Yanından geçenlerin gözleri ona kitlenmiş, kimisi utana sıkıla, kimisi ise aymazca bakışlarını kaçırmadan tam anlamıyla çılgınca izliyor; Amber bunun farkındaydı ve bunu kullanmaktan zevk alıyordu.
Göğüs uçları kaba kumaşa sürtünüyor, her hareketiyle sertleşip kabarırken, parmaklarını içine geçirdiği o kısacık üstüyle adeta amcığını kamçılayan bir oyuncak gibiydi. İnsanların şaşkın bakışlarından güç alan Amber, ellerini göğüslerinin alt kısmına koyup onları yukarı doğru kaldırıyor; hafifçe salladığı iri memeleri sanki sokak ortasında bile azgın bir kadının çaresizliğini anlatıyordu. Göğsünün yuvarlak hatları arasından süzülen damlalar gibi ter damlaları göz kırpıyor, öylece dururken bile erotizmin dibine vuruyordu.
Amber’ın yüzünde arsız bir gülümseme belirmişti; yumuşak dudakları arasında hafifçe ısırdığı alt dudağı açığa çıkarıyor ve oradan gelen bu küçük ajitasyonla daha da ateşlenmişti. Sokağın ortasında özgürce sergilediği bu meydan okuma ona fazlasıyla yetiyor; bedeninin en mahrem köşelerini anbean her kesimden insanın bakışlarına feda ediyordu. İri göğüslerinin aralarına parmağını sokup hafiften bastırmasıyla nabzı hızlanıyor, iyice kızıştıktan sonra küçücük askıları biraz daha aşağı çekerek neredeyse çıplak kalmanın eşiğine geliyordu.
Kimsenin dokunamadığı ama herkesin hayalini kurduğu o çıplaklık arasında sıyrılıp kendi başına yarattığı bu yasadışı oyun, onun hem silahı hem teslimiyetiydi. Kirli düşüncelerin kafasını bulandırdığı ortamda Amber hiçbir şeyden korkmadan amcığını açığa vurmaya devam ediyor; doğal güzelliğini kamunun önünde sergilerken içten içe neden dayanamayıp kendi yaraklarını sikebileceğini düşünüyor gibiydi. O anın sonunda geceye doğru akan sıcaklığını hissediyor; kendi yaramaz arzularının tavan yaptığı yerde artık sadece kendini değil çevresindekilerin de aklını başından aldığını biliyordu.