Üstsüz kalmış, yaşının verdiği o tecrübeyle dolu Arap anne, kıvrak bedenini sarkıtarak gözleriyle avını arıyordu. Yarağını dudaklarının arasına alan folloş, sert nefesiyle amcığının kenarlarını ıslatırken, üzerinde gezinen parmakların izlerini hissediyordu. Nefesler hızlanıyor, vücudun her kıvrımı istekle titriyordu. Hafifçe üstüne çökmüş genç delikanlı, onu öyle bir köklemeye başladı ki dışarıdan duyulan sesler bile burnunu sızlatıyordu; kadının amcığı sıkışıyor, yumuşacık teni yarağın hareketine karşı dayanamaz hale geliyordu.
Delikanlının elinin serbest kalmasıyla beraber, kadın dizlerinin üstünde daha da zorlanmaya başladı. Sert bir dayamayla içeri girmeye kararlıydı adam; amcığa inatla topuklarını sıkarak karşılık veriyor, her göğsünü kaldırışında içindeki yangın biraz daha alevleniyordu. Sikişin ritmi arttı; aralarında kopmaz bir bağ oluşmuştu artık—senin canın çekiyor, onun sinirleri boşalmak üzereydi. Kadın çığlıklarını tutamayıp son nefesini verirken bile oyuna devam etti genç delikanlı; yerinde duramıyor, amına sap gibi dalıyordu.
O an geldiğinde kadın bedenindeki tüm direnç kalktı; oynaşan dudaklar ve titreyen bacaklar ona en güzel kökleme şehvetini tattırdı. Amına dolan sıcak spermler delikanlının gücüyle beraber fışkırırken kadın yavaşça yere yığıldı ama gözlerinden dumanlar yükseliyordu hala — hem ağlıyor hem de tatmin olmuştu sonunda. Bu kirli gece onların hikayesiydi; keskin kokusuyla ve acıyla dolu, yaramazca ve yağmur gibi boşalıyordu üzerlerine…