Avustralyalı güzelin çıplak teni ışıkta parıldarken, odadaki hava ağırlaşmaya başlamıştı. İlk bakışta masum gibi duran o gözlerinde yanan ateş, yavaş yavaş durdurulamaz bir istek kıvılcımına dönüşüyordu. Kadının dudakları hafifçe aralanmış, nefesi dalga dalga salona yayılıyordu; elleri ise belinin ince kavisinde dolaşıyor, teni üzerinde geziniyordu. Onun o masum maskesinin ardında saklı sertliği, içgüdüleriyle patlamaya hazır bir volkan gibiydi.
Ortamda gerilim katlanarak artıyor, her dokunuş birbirini tetikliyor, arsızca karanlık arzularını açığa çıkarıyordu. Avustralyalı folloşun bacakları birbirine yapışmış, kalçaları tempo tutarcasına sallanırken, amcığını hisseden her hareketinde derin bir inleme boğazından yükseliyordu. O yarak elinde adeta can bulmuş, kadın çırılçıplak bedenini sarsan her itişte hıçkırıklara boğuluyordu. Ellerinden tutup yakalayan adamın sertliği karşısında direnmek mümkün değildi; kökleme başlayınca oda ilmek ilmek serseri bir zevke teslim olmuştu.
Hafif eğilip kadının ensesine yapıştı adam; nefes nefese “Gücümü hisset” dercesine köklediği amcığını daha da derinleştirirken kadının dilleri, ıslaklığı ve ter kokusu birleşip ortamı yakınlaştırıyordu. Kadın amcığını dudağına dolayıp sessizce emmeye başladı; yoğun sakso seansı, onu iyice çıldırtmıştı; ağzındaki hareketlerle adamın sertleşmesi hızlanıyordu. Göğüslerinin arasından geçen eller ve hızlı penetre edişler artık sınır tanımıyordu; her köklemeyle birlikte kadın dizlerine çökerken amcığıyla oynuyor, kendi amını duyuruyordu.
Sonunda kaçınılmaz an gelip çatmıştı: Kadının inlemeleri yükseldikçe adam temposunu arttırıyor, son limitlere dayanan gövdeler birbirine kenetlenmişti. Arzuların doruk noktası yaklaştığında avustralyalı güzeli boşalmanın kıyısındaydı; her inleyişiyle daha da çılgınlaşıyor, bağrına bastığı yaragını içine çekiyordu. Kökleme şiddetlendikçe sabır taşmıştı ve sonunda adam avucundaki sıçramayla birlikte “Al bunu!” diye haykırırken kadın da ağzını açıp içine akışı kabul etmişti.
Oda uzun süre kâh ağır soluklar kâh kesik kesik hıçkırıklarla doldu; sıvılar ve bitkin bedenler birbirine yapışmış hâlde yatakta yorgun ama mutluydular. Baştan sona kusursuzca işlenmiş o sapık senaryo sonunda gerçek olmuştu; Avustralyalı folloşun efsanevi sikişi geceyi çılgınca yakmıştı.