Üstünde ince, terli tişörtüyle karnını hafifçe belli eden o siyahi genç kız, brazilya sokaklarının sert havasında olgun ve kıvrımlı bedenini sergiliyordu. İki adam onu çevrelemişti; biri beyaz tenli, diğeriyse esmer ve kaslıydı. Gözlerinde hem korku vardı, hem de sapkınca arzu. İlk hamleyi beyaz tenli yaptı—elini sertçe kızın kalçalarına bastırıp onu kendine doğru çekti. Kızın nefesi kesildi, ıslak dudaklarından mırıldanarak sanki “daha fazla” diyordu. Esmer adam ise göğüslerine yapışmış tişörtü aşağı çekerek sütyen iplerini kopardı, elleri fırlamaya hazır yumuşacık göğsünü kavradı.
Beyaz adamın sert yarak kokusu kadının burnuna gelirken, esmerin parmakları amcığını yavaşça gezdiriyor, ıslaklığı ölçüyordu. Kız ellerini beline dolayan beyaza yapıştırdı; aralarında ateş gibi yanıyordu her dokunuş. Sonra beyaz yarak dışarıda kalmıştı; genç kız dizlerinin üstüne çöktü; amcığı aldı ağzına hırçınca. Dişlerinin hafif baskısıyla kökünü hissettirirken boğazına kadar indirip tekrar çıkardı. Esmer adam bu sefer kıza sertçe arkadan sarıldı, kalçasını tuttuğu gibi kendi kara yumağına kaydırdı hamaratça.
Kızın geniş kıçına dayanan devasa kara yarak kökü her inip kalkışta içeride şiddetle hissediliyordu; her dalganın sonunda inlemeleri yükseldi odada yankılanıyordu. Üçlü arasında kurulan bu vahşi oyun hız kazanırken, kızın amcığı da esmerin parmağıyla deli gibi uyarılıyordu; ıslanıp kabaran kızı artık daha fazla tutmak mümkün değildi. Tabanca gibi dikleşen beyaz adam yaragını içine gömüp kıza acımadan dayadı; amcığın her hareketinde içten gelen çığlıklar patlıyordu.
Sonunda kız dayanamadı, bütün vücudu titreyerek kendinden geçtiği anda beyaz adam boşalmanın ilk damlasını bırakırken esmer de azgınca onun sikisini yalayıp emmeye başladı. Kız ise ikisinin arasında boğazından kesik kesik nefes alıyor, bacaklarını ardına açıp devam eden köklemenin içinde çılgınca inliyordu; o an güzel ve kirli bir cehennemdi…
