Veronica’nın iri kıçını gören adamın içi fena hallere girdi. O kocaman şişkin popo, her hareketinde titreyen kalçalar, yaramazca gıcırdadığında adamın aklı uçuyordu. İlk hamleyle Veronica’yı sertçe duvara dayadı, o kocaman amcığını parmak gibi sokup deli gibi köktüreceğini belli ediyordu. Veronica’nın gözleri karardı ama hiç direnmedi, tam tersine çıkardığı ıslıklarla adamın yaraklıklarını kamçıladı. Kalçasındaki o devasa dolgunluk, amcığın her dalışında yerinde sallanıyor, izliyor gibiydi. Adamın elindeki bütün güç oraya aktı; altına sıkıştırdığı Veronica’nın amcığını pençeleyip parçaladı, sert kokusu içinde boğuluyordu.
Adam azgınca çıkarmaya başladı; Veronica’nın kocaman kıç deliğini avuçlayıp aralıyor, sonra yarakla tekmeleye tekmeleye dalıyordu. O deliğin genişliği her sapmada daha da büyüyor, sanki kendi içine çıkan bir canavar vardı; ama bu canavar köklükten besleniyor, oyunu kuruyordu. Sürtünmeler arttıkça ikisi de nefessiz kaldılar. Veronica kafasını geriye attı ve tatmin dolu inlemeler savurdu; “Daha sert vur,” dedi hırçınca. Adam da sözünü tuttu: Her vurduğunda derinlere iniyor, kıçıyla birlikte o sıcaklığı hissediyordu.
Sikiş iyice agresifleştiğinde adam yarmış gibi verdi son darbeyi; artık her iki taraf da patlamaya hazırdı. Veronica’nın vücudu titriyor, ağzından kaçan homurtular arasında koyduğu çığlıklar geceyi deliyordu. Adam başını eğdi ve kirli sözler fısıldadı: “Senin o pis kıçına nasıl işedim acaba…” Son bir sertlikle içinden patladı; sıvıları sıcaklığını bırakırken kızın kalçası sarsılıyordu.
İkisi de nefes nefese yere yığıldılar ama o an hiçbir şey umurunda değildi. Büyük kıç ve deliğinin izleri üzerinde kalmıştı hala adamın acayip istekleri… Verónica’nın iri poposu en büyük hazinesiydi ve erkek asla vazgeçmeyecekti ondan!
