Üstü açık, iri göğüsleriyle ev kadını sırtını duvara yaslamıştı; yüzündeki sarkık ifadesiyle gizemli bir bekleyiş içindeydi. Odaya adım atan adamın gözleri kadının kalçasından amcığına kayarken, parmakları kıvrılarak sertçe eteğine dalıyordu. Kadının kalçası hafifçe geriye çekilirken adam acımasızca penisini çıkardı, ıslaklığın kokusu burnuna çarptı. Sıkı amcığın deliğine doğrudan dayadı, kadının nefesi boğulurken sert kökleme başladı.
Duvarda yankılanan nemli sesler, kadının inlemeleriyle birleşiyordu; her itişinde kalça kasları adamın suratına vuruyor, o da daha hızlı ve acımasız kamçılıyor yuvasını. Büyük göğüsleri ileri geri sallanırken, adamın eli dipsiz kuyruk sokumunu kavrayıp sıkıyordu. “Seni böyle koyacak kimse yok amk” diye homurdanıyor, her nasırlaşmış parmağıyla amcığını daha derinlere zorluyordu.
Kadın başını arkaya atıp dişlerini sıkarak direniyordu ama her seferinde adamın tekmesi sertçe giriyor, dayanılmaz bir dolgunluk içinde titremesine sebep oluyordu. Yarak hızını alamayıp karnına vurmaya başladığında kadın çaresizce inliyordu; amacık bakireydi belki ama bu şiddet ona vahşi bir zevk sunuyordu artık. Sonunda adam tüm gücüyle son bir kez sapladı ve sikişin doruğuna çıktı; sıcak meni kalçadan dışarı fışkırdı, “Ha bi de bunun ağzına siktiğimi gör” diyerek alay edercesine yana döndü.
O an donuk gözlerle yere bakarken kadının bedeninden yayılan karışık duygu seli ortalığı kavuruyordu; hem zulüm hem arzuyla dolu bu kökleme geceyi unutulmaz kıldı. Ağır ağır yavaşlayıp çıkarırken ardında kalan ıslaklık ve dumanlı bakışlar büyük bir hancılık hikayesinin habercisiydi artık.
