Üniversite yurdunda sıkış tıkış odada, genç tenlerin çarpan kalp atışları arasında yasak bir oyun başlamak üzereydi. Siyah tenli iri yarı adam, bembeyaz cildiyle henüz ergenlikten çıkmış folloş kıza keskin bakışlarını saplamıştı. Oda havası yoğun, nefesler hızlı ve nemliydi. Kızın dudakları ıslandıkça, adamın elinin cesurca kızın amcığı boyunca gezdiğini hissedebiliyordun; ufak ama açılmaya hazır bir kapıydı o, tedirgin ama arzulu.
İlk dokunuşla birlikte kızın titremesi kaçınılmazdı, adam yumuşak elleriyle nazikçe yayar gibi açıyor, sonra hızını ve sertliğini artırıyordu. Kızın amcığını önce parmaklarıyla esnetirken çıkan çıtırtılar, aralarındaki acıyla karışık haz uyumunun habercisiydi. Sonra sırt üstü serilen kıza doğru eğilip siktiri tutturdu; ağır ağır sokuyor derinlere kökleyince odadaki bütün enerji değişti. Her inleme ve sızırtısı kadınlığına vururken, adam onun amcığını paramparça ediyor, içini didik didik ediyordu.
Kız direnemez halde sırıtıyor, ağzından “Daha…” sesleri yükseliyordu. Adam ise bu seslerden gaza gelerek daha sert ve hızlı sokuşlarla dayamaya başladı; avuçları kızın bele benzersiz bir tahakkümle yapışıktı artık. Aralarındaki bu yasak ilişki uçurumdan düşer gibi had safhada devam ederken, kızın vücudu kendiliğinden kıvrılıyor; kasılmalar artıyor ama adam durmuyordu. Sertliği ve kontrolü iyice ele alıp kızı gıcırdattığında damlayan terlerle süslenmiş bedenler nihai doruğa yaklaşıyordu.
Sonunda o an geldiğinde kız yüksek sesle inlerken bütün oda yankılanıyordu. Adam tüm gücünü vererek son kez köklediğinde amcığın derinliklerinde patlamalar yaşandı; hem acının hem zevkin karanlık buluşmasıydı bu an. Yumuşakça çekilirken bile titreyen bedenlerin arasından dostane olmayan bir hırıltı yükseldi: “Seni böyle sikmekten hiç vazgeçmem…” diye mırıldandı adam, tutkuyla yanıp kavrulan gecenin içinde.