Ibiza’nın kavurucu güneşi altında Mira, o büyük, yaşını yüzüne vuran adam Bruno’yla karşılaştığında içindeki ateş tamamen tutuştu. Bruno’nun sert bakışları, acımasız tavrı ve domine eden o havası Mira’nın ruhunu ele geçirmişti. İkisi yan yana geldikçe, Mira sadece çılgınca bir sikim hayal ediyordu; o kocaman yumuşak dişleriyle yakaladığı her anı kendi cehennem gibi arzularına teslim ediyordu.
Bruno’nun kalın ve deliğinden sertliği, Mira’nın dar amcığını parçalıyor; o sıkı kıvrımlarda gezinirken kadının her daralması onu daha da deli ediyor, sanki orası onun kendi cehennem tapınağıymış gibi içine akıyordu. Mira’nın bacakları titriyor, gövdesi sarsılıyor; her kökleme hareketiyle aralarındaki elektrik yükseliyor, öyle ki kadın kendini sürekli olarak onun yarakına atmaya hazır hissediyordu.
Bir an durmuyorlardı; Bruno’nun pis kokan spermiyle dolu koca chopper’ını Mira derinlerine kadar yutuyordu. Boğazını yakarcasına aşağı inen sıcak akıntı ağzında toplanırken kadının gözleri kapanıyor, her taklayla biraz daha teslim oluyordu bu iğrenç zevke. O amcığın derinliklerinde sıkışan beton gibi yarak etrafında dönüyor, kadının can havliyle çıkardığı iniltiler Ibiza sahillerine taşıyordu bu kirli şehveti.
Mira dayanamıyor; tüm gücüyle üstüne atlıyor, göbeğini Bruno’nun kalçasına vurup üzerine iniyor. Eski adam hiç acımadan içine giriyor ve amcığa hırçınca kökleyip kadını zorla çırpıntılara boğuyor. Kadının ciğerlerine dolan bu ceketi parçalanmış istekle hırlarken artık tek düşündüğü yaramaz erkekten boşalmaktı. Sonunda Bruno o uzun yarak ucunu canavarca sıkarak karısal orgazmın dibine vuruyor; sıcak sıvısı Mira’nın boğazından aşağı süzülürken kadın soluğunu kesilmiş halde yerle bir oluyor.
O tam bir vahşi savaşçıydı; Mira’yla kurduğu bu pis anlaşma İstanbul’un en karanlık sokaklarına bile meydan okur gibiydi. Bu eski adamın sertliği ve acımasızlığıyla çıldırmış kız artık sadece onun kölesiydi; bütün bedenini kemikleri kırılırcasına sikişten geçirmesine izin veriyordu…
