Ününün peşinde köyden çıkıp gelen o taze folloş, arkadaşının evinde Bijukumar’la karşılaşmıştı. İlk başta utangaç adımlarla geldiyse de, içindeki bastırılmış cehennem alevlerini saklaması mümkün değildi. Gözleri parlıyor, dudakları hafif aralanıyor, nefesi kesik kesikti. O küçücük vücut, sıcak bir orman gibi heyecandan terlemişti.
Bijukumar’ın kalın yarak kokusu hava kadar yoğundu; kalınlığı ve sertliğiyle orada bir fırtına koparacak gibiydi. Kadının amcığı henüz bakirsizliğin ince dokunuşlarını taşıyordu ama o, dayanılmaz bir açlıkla kendini teslim etmeye hazırdı. Bijukumar diz çöküp önüne yığılan o minicik bedeni elleriyle kavradıkça, kıvrımları acımasızca eziyor, titreyen amın derinliklerine doğru sapıyordu.
İlk girizgahtan sonra tempoyu yükseltti devasa yarak; amcığın daracık girişine sokuldukça gıcırdayan etler neredeyse ağlıyordu. Küçük kızın inlemeleri duyuldu omuzlarda; her kökleyişte bedeninin içine işleyen o kalın parmaklar ve dil hareketleri onu delirtiyordu. Bijukumar’ın amacı belliydi: Alaycıca oynadığı bu oyunda kadının ruhunu yakıp kül etmek.
Yavaş yavaş hız ve şiddet arttı; o küçük vücut artık dayanamayıp tüm yükünü üstüne alıyordu. Sert dayamalarla amcığa girip çıktığında kadının gözyaşları boğazına düğümlendi, nefes alış verişi düzensizleşti. Orada öylece çaresiz kalarak amını iliklerine kadar hissetmekten başka çare yoktu. Yarak her seferinde derinlere dalıyor, amcığın esnekliğini zorluyor, kadın çıldırıyordu.
Sonunda Bijukumar yukarı kalktı; hızlıca soyunup parmaklarını sivriltip ayvayı bastı sertçe. Alev gibi yanıp tutuşan o yarak oraya vurmadan önce küçük kaşığına daldırdı pis pis. Ardından elindeki kalınlık bütün gücüyle sıkıştırdı içerideki dar yola; sağa sola sallandıramadı kendini kadın çünkü artık tamamen teslim olmuştu.
Köklüyor sımsıkı amını hızla sarkıtıyor Bijukumar; her çıktırtısı patlamaya ramak kaldığını hissettiriyordu kadına. Nefesi kesilmiş hala inliyordu usul usul ama o kaba saba köklemede inlemelerinin hiçbir önemi yoktu burada. Son atış gelirken iyice büzülmüş olan amcığın içine büyükçe sikisi boşalttı adamcağız; sıvılar akarken kadın deli gibi titredi sarsıldı.
O gün ustura gibi kara sikişi tattı köyün masum kızı; ne utanç kalırdı geriye ne de kaçış yolu… Baştan sona kuzu postuna bürünen bir hayvan gibiydi artık, en sert kökleyişlerin hazinesini bulmuştu içinde saklı duran hazzı…