Üstü başı toz içinde, ter kokan o inşaat alanında başlayan oyun, sert ve acımasız bir şekilde vücut buluyordu. Kadının gözlerindeki ateşle, erkeğin kaba bastonuyla birleşince ortamın havası ağırlaşıyordu. Amcığını sımsıkı saran dar kotunu usulca indirirken, yere çömelip yaratığın kalın yumağıyla amını gösteriyordu. Erkeğin parmakları aniden saçlarının arasına dalıp boynunu sıkıştırmasıyla işaret verilmiş gibiydi; sert ve acı veren bir dayak eşliğinde başlayan sikleşme kaçınılmazdı artık.
Kadın diz çöküp ağzını açtı; yanaklarını gererken içine dolan o kalın yarak kıpırdanmaya başladı. Sakso yaparken boğazının yanması, adamın pis kokusuyla karışıyordu. Diline dolan uzun yumuşak kılı, ne kadar derine indiğini ölçüyordu adeta. O inatçı sesiyle “Daha sert, amına koyayım!” diye bağırdı adam; karşılık olarak kadın boğazını daha fazla açtı. Yarağını derinlemesine içine almanın verdiği hazzı yüzünde net görebiliyordun.
Sonra adam kadını kaldırıp beton blokların üstüne yasladı. Elini kadının bele geçirip hızlı hızlı köklediği anlarda ortalık sesle doldu; amcık ısırıyor, ten terden parlar hale gelmişti. Sert dayamalarla yamultuyordu onu sanki devirmek istercesine. Kadının çıkardığı iniltiler ve “Aman…!” nidaları arada kesiliyordu ama vazgeçmiyordu hiçbirinden. Sılanmış o sıcaklığı içinde hissediyor genç adam; her hareketiyle daha da sapıklığa meyletti.
İnce ince sıyrılan iç çamaşırı sonrasında bacaklar iyice açıldı, yarak domini elinde tuttuğu gibi amcığına saldırıyordu şehvetle. Kellesini hafifçe eğip yavaşça siyim sikeni soktuğu anda kadın sarsıldı; bedeninin dibindeki zevk hortladı aniden patlama yapmaya hazır bekliyordu. “Hadi… Hadi… bitir beni,” dedi yalvarır gibi ama tam tersine kendi de sürüklüyordu bu uçurumun kenarına.
Göğsüne doğru bastırırken sertçe ittiriyor, damarlarında dolaştığı kanı deli gibi hızlandırıyordu adam. Sonunda o büyük boşalma geldiğinde kadın tasmalı bir hayvan gibi titriyordu; içeride kalan sıvının sıcaklığı vücudunu yakıyormuşçasına yayıldı tenine değen her noktasına. Her ikisi de nefes nefese kalmışken, o kirli sevda fabrikasında akşam karanlığına karıştılar; aralarında kopamayacak sert bağlar örülmüştü bile…
