Öncelikle, İranlı kayınvalidemizin o iğrenç bakışlarıyla odada belirmesiyle başlayan o gerilim, bütün vücudumu sarmıştı. Annesinin gözlerinin içine baka baka, elleriyle ince ince yarak boşalmaya başlamıştı. Parmaklarının her kıvrımında, amcığını nazikçe değil, tam da istediğim sertlikle kavrayan o kadın, beni deli eden bir enerji yayıyordu. Elini hızlandırdıkça, damarlarım şişiyor, sert yaram ona tepki veriyordu. Dudakları hafif aralanmış, gözlerini kapatıp tatmin duygusuna dalmıştı ama ben biliyordum; bu sadece ısınmaydı.
Daha sonra elleriyle yaptığının yetmediğini fark etmişti; hızını artırarak gözü karartmış haliyle sakso yapmaya başladı. Sanki benim yaram onun oyuncağıydı ve o da bunu istiyormuş gibi gıcırdayan dişleriyle sapına baskı yapıyordu. Dudağını sürterek aşağı yukarı çekiştirdiği yaramda ısınıyor, nefesi sıklaşıyor, aradaki mesafeyi sıfırlıyordu. Benim içimdeki öfke ve istek bir araya gelmiş; kalbim deli gibi atıyor ve aynı anda rahatlamaya direniyordum.
Sonunda dayanamadım ve onu masanın kenarına dayadım. Oradan tutup ayağımı kaldırırken ben de doğrudan amcığını avuçlayıp daha agresif bir kökleme taktım. O an gözlerinde yanardağ patlaması vardı; saksoya inat benim elimle yaptığı köpüklü hareketler arasında ona hükmederken ikimizin bedeninde hapşıran ateş birbirine geçti. Yarağımı öyle sert sürttüm ki dudaklarından kaçmaya çalışan tükürük bile ipin ucunu tutamıyordu. Amcığımla oynarken üstüne boşalıp ardından ağzına boca ettiğim o sıcak boşalma sesi kulaklarımı çınlatıyordu.
Kadının yüzünde hem şaşkınlık hem de hastalıklı bir haz vardı; amcığını yalayarak sıvazlarken tüm kirli fantezilerimiz havada uçuşuyordu. Tamamen kontrol bende, o da teslim olmuştu bana… Her köklüşümde karnına vuruyor, onun istekle titremesine rağmen kendi pervasızlığımı ortaya koyuyordum. Sonu gelmeyen bu sikis hortumu sonunda patladığında ikimiz de yerlerde sürünüyorduk; ağız dolusu spermi emerken içimdeki canavar susmuyordu. Baştan sona kadar kirli ve hırçındık; hiçbir şey geri dönmek istemediğimiz anın önünde duramazdı…
