Saya Niiyama ile Rina Aizawa, sikişin en çılgın hallerini sergilemek için yan yana dizilmişlerdi. İkisi de yüzlerinde aç gözlü bir arzu, elleriyle adamın iri yaraklarını keşfe çıkmış, dudakları amcığına yapışmıştı. Saya’nın kırmızı dudakları yavaşça kayarken, Rina ise vahşi bir iştahla saksonun başını yalayıp emiyordu. Her nefeste erkeğin haykıran soluklarını daha da derinleştirip kafasını sertçe aşağı yukarı oynatıyorlardı. Bu folloş üçgen, sıcak ve nefes kesici bir tempo tutturmuştu; yumuşacık dilleriyle erotizmi doruğa taşıyorlardı.
Adamın sertleşen yaarı iki güzelin ağzında adeta dans ederken, Saya diğeriyle oynaşmaya devam ediyordu. Ellerinin kıvrımları arasında gerginlikle titreyen o devasa kök, Rina’nın ince dudaklarında kaydıkça adam deliriyordu. Kafasını çekiyor, boğazına kadar sokuyorlar; adamın inlemeleri odanın duvarlarında yankılanıyordu. Saya aniden başını kaldırıp anüsüne yöneldi, parmağıyla hafifçe bastırırken ötekinin dillerine eşlik eden ıslaklık sahnede çıplak arzunun resmini çiziyordu.
Sonra adam dayandı kalktı; yatağın ucuna sırtını yasladı ve kızların üstüne çöktü. İlk hamleyi Saya aldı; arka tarafından gövdesini sımsıkı sardı, bacaklarını açıp kocaman amcığını içine aldıktan sonra hızla gözü dönmüşcesine koşturmaya başladı. Rina da eşlik etti, elle tutup çenesini aşağı iterek sarkıtılmış saksoyu dilinin en ucuyla sertçe ovalamaya başladı. İki güzelden gelen nemli sesler karışırken adam artık tutamıyordu kendini, her köklüyüşünde ikisi de adeta can çekişircesine inletiliyordu.
Sikiş hızlandıkça odada heyecan tavan yaptı; saya terli vücudu yatakta sağa sola savrulurken Rina da ısrarla emip yaladıktan sonra hızlıca amcığına yapışıp elini bırakmıyordu. Göğüsleri titriyor, ağızlarından çıkan ahlar birleşip çığlık olup insanların ruhlarına işliyordu. Sonunda adam o dayanılmaz zevkten doruğa ulaştı; güçlü bir boşalmayla kıza boca ettiği sıvılar yerdeki örtüye yayılırken ikisi de yüzlerini buruşturarak ama haz içinde kalakaldılar. O an oradaki enerji tamamen yükselmişti; çılgınca geçen bu sikmenin ardından oda ağır bir sessizliğe bürünmüştü ama içlerindeki ateş asla sönmeyecekti.