Salonun loş ışıkları altında, iki folloş kadının kasıklarının arasında kıvranan ateş, burnuma dolan ter kokusuyla birleşiyordu. Göğüslerin kabarıyor, sarkmış amcıklar dudaklarını şehvetle aralıyor, hepsi içgüdüsel birer savaşçıydı bu kökleme sahnesinde. İlk kadın sertçe kalçalarını geriye atarken, diğerinin elleri beceriksizce ama hırsla amcığına tutundu; yumuşacık derisi parmakların arasında eriyordu adeta. Bu hızlı ritimle her an kopabilecek olan saplantılı istek, odanın havasını iyice boğuyordu.
İkinci kadın gırtlağına kadar içine çektiği nefeslerle solukken yutkunup dudaklarıyla yarak ucunu keşfetmeye başladı. Sakso tam bir işkence aleti gibiydi; kıvrımlı dilinin ucu amcığın kaygan yüzeyini yalayıp çiziyor, alttan yukarı dayaması bedenin her zerresini tetikliyordu. Kadın dişi instinktlerini kullanarak ağzını genişçe açtı, yarakı dibine kadar çekip nefesiyle ıslattı. Yarağın sertliği boğazına vurdukça gözleri hafifçe kapandı, isteğinin iplerini bırakmamak için direniyordu.
Sahne giderek daha da çirkefleşirken ikinci kadının kalçaları arkaya doğru itilirken sertçe bele vurdu; “Daha hızlı bas!” diye azarlayacak hali yoktu artık. Yarağı karnına dayayarak köklüyordu fena halde, kan dolaşımı hızlanmış adeta patlamak üzereydi. Birdenbire ilk kadın arkasını döndürüp yere bastırdı dizlerini; şehvetle gerilen amcığı amcığının içine alması an meselesiydi artık. Sert kökleme sesi odada yankılanıyor, çiftin bedenleri birbirine kenetlenirken ahenkli iniltileri duvarlarda gezinip kâfirce çoğalıyordu.
Yumruk gibi vuran hareketler arasında kadının amcığı iyice nemlenmiş ve yenmek için hazır hale gelmişti. Arkada kalan folloşun dillerini kullanışı ise eski bir boktan nakarat gibi beynin içinde tekrarlanıyordu: “İçime boşalt, bana sahip ol!” Kafaları karmakarışık bağırırken nihayet son darbe geldiğinde ikisi de kendilerinden geçmiş halde çarpılmıştılar. Bedenlerindeki rezil titremeyle beraber şehvetten kopan o anlık boşalma dansında hiçbiri yerinden kıpırdayamıyordu; sadece acıyla karışık haz…
