Kendra Cole, odaya ağır adımlarla girerken gözlerinde şehvet dolu bir kıvılcım yanıyordu. Sıkı ve dolgun poposunu hafifçe sallayarak, karşısındaki adamın bakışlarını üzerine çekti. Yarağını sertleştirmiş olan adam, Kendra’nın amcığını keşfetmek için sabırsızlanıyordu. Kadının yüzündeki arsız tebessüm, onun ne kadar azgın olduğunu ortaya koyuyordu; hiç çekinmeden bacaklarını açtı, ince parmaklarıyla amcığını nazikçe ama kararlı şekilde aralamaya başladı.
İlk dokunuşlardaki o ıslaklığın habercisiydin Kendra’nın amcığı. Adam sakso yapmayı bırakmadı, dilini acımasızca gezdirirken, dudaklarına taktığı temiz yaramazlığı elleriyle daha da derinlere itiyordu. O anlarda nefesler düzensizleşti; hava gidip geliyordu boğuk kısıklıklarla. Kendra’nın kıvrak vücudu masanın üzerinde geriliyor, her yeni hareketinden aldığı hazzı bağırlarına vuruyordu. Sertçe dayandığında amcığına, “Daha derine gireceğim,” diye fısıldadı adam hırçınca.
Yarağı sıktı birden ve Kendra’nın ıslak amcığını kendi yaragına bastırdı; o dar deliğe yavaşça, ama kesinlikle kökledi ilk kez. Kadın gözlerini yumdu ve çıtır çıtır hissedilen sikişle delirircesine inlemeye başladı. Her seferinde bam bam bam vuruyor, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Heycan doruktaydı artık; adamın elini beline koyup kendini ritme kaptırdı, tanrının unuttuğu bu yerde coşkunun dibine vuruyorlardı.
Sikiş gittikçe agresifleşiyor, Kendra neredeyse çatlayacak kadar esniyor ama inadına daha fazla istiyordu içinden geçmesini. Adam göbeğiyle ittiğinde kadın dişlerini sıkarak karşılık veriyor; “Kökle beni lan!” diye haykırıyordu hırlayan ses tonuyla. Sonunda gemi limana vardı; adam kahkahalar atarken boşalmanın son damlasını kaygan delikte patlattı ve Kendra tüm gücüyle çığlık attı; bedenleri birbirine kenetlendi ölene kadar süren o çılgın anlarda…