O ince kırmızı naylon çoraplar, onun kalın bacaklarını sarmış, her hareketinde parlaklık saçıyordu. O çorapların altındaki etler dolgun ve davetkârdı; amcığı hafifçe ıslanmış, tabiri caizse, olgunluğun en yakıcı haliyle yanıp tutuşuyordu. Çorapların verdiği o sıkılık, amcığını daha da belirginleştirirken, sıcaklığı teninden hissediliyordu. Elleriyle bacaklarını aralayıp kendi amını kurcalaması, içinde biriken bastırılmış arzuları dışa vuruyordu; yumuşak parmakları kırmızı o fitilli dokuyu hissettikçe daha fazla şehvetle titriyordu.
Sürekli nemlenen saksoyu gözler önüne sererken, kırmızının cazibesiyle birleşen o kayganlık, gerçek bir folloşun en net belirtisiydi. Parmakların amcığın içinde gezinişi hızlanıyor, çaresizce daha derinlere inmek istiyordu; her dalışta sanki bütün bedenini yiyip bitirecekmişcesine açılıyordu. Bu yaşındaki kadın için zamana meydan okuyan bir erotizm vardı; her kıvrımıyla, her dokunuşuyla acayip sert kökleme çağırıyordu.
Bacaklarının arasından gelen ağır nefesler ve ıslak sürtünme sesleri anbean yükselirken yumruk gibi sert dayamalar gelmeye başladı. Kalın ve iri yaraklar onun nazik ama deli gibi ıslanan amını acımadan delip geçiyor; o kırmızı naylonun altında kıvranan vücudu bu işkenceye boyun eğiyordu. Sadece yaklaşıyor değildi o an; tam gaz içine giriyor, oradaki gizli hazları sömürüyor ve kaçılamaz biçimde götürüyordu.
Zamana karşı koyamayan bu eşsiz manzara içerisinde kadın kendini bırakmıştı artık. Her köklenişte daha da çığlıklar atıyor, kocaman saksonun amına inlediğini duydukça çıldırıyordu. Üstünde gergin naylonun hışırtısı ve ıslak ten sesleri birbirine karışıyor; son darbeyi vuracakmışçasına bastıran adam onu boşluğa savuruyor. Ve sonunda kadın tüm aldığı köklemenin sonucu olarak yüksek sesle kendini patlatıyordu; amındaki oğlanın küt gücüyle aldığı orgazmla bacaklarını sımsıkı kapatmaya çalışsa da nafileydi. Kırmızı naylonlar içinde eriyen o şehvetli kadının hazdan çatlayan yüzü uzun süre gözlerden silinmeyecekti.