Carrie Brooks genç, ateşli ve bambaşka bir enerjiyle stüdyoda belirdi; o kocaman kıvrımlı bunda saklı vahşi bir tutku vardı. BangBros’un sertliği ve agresifliği onun gibi dolgun, paçoz arkalara bayılıyordu. İlk bakışta masum gibi duran o amcıktan yayılan cazibe, salona yayılan elektrikle birleşince ortam aniden değişti. Carrie’nin pantolonunun daracık kalçasına yapışan kumaş, oradaki devasa dedikoduları gizleyemezdi; her hareketiyle sanki “Köklersen beni” diyen bir davet gibiydi.
Adam tamamıyla kontrolü eline aldı. Sertçe tuttu o yuvarlakları, parmaklarını amcığın yumuşacık yanlarına geçirip hırçınca sıktı. Gözlerindeki acımasız arzuyla beraber Carrie de teslim olmuştu artık. Yavaşça yere doğru eğildi, yerdeki sert zeminle kalçasını ittirirken adamın yarığına kendini sokmaya başladı. İlk girişi iğne ucu kadar bile rahat değildi ama açgözlüydü; her defasında gıcırdatan o dar aralıktan kendini geçirdiğinde içindeki acı yerini dayanılmaz zevke bırakıyordu.
“Daha sert, daha derine!” diye inledi bağırmadan ama gözleri fırlayacak gibi açılmıştı; adamın kökünü kafasına kadar içine çekmek için didiniyordu. Adam da boş durmuyordu; fosforlu parmaklarla amcığını eziyor, yaramazlık yapıyormuş gibi kedi hırıltısıyla bağırmasını sağlıyordu. Her kökleyişinde Carrie’nin orgazm eşiğine yaklaşması arasında ince bir çizgi vardı; o çizgiyi zorluyor, sonunda tüm bedenini kasıp kavuruyordu.
İnatçı amcığı artık tam teslim olmuştu; dans eden kalçasıyla adam üstünde hızla gidip gelmeye başladı. Her inilti daha yüksek çıkıyor, gürültü artıyordu; bu sikiş sadece fiziksel değil ruhsal bir savaş gibiydi aralarında. En sonunda adam baston gibi kökünü sıkıca sapladı, “Hayvan gibi boşal” dediğinde Carrie bütün gücünü toplayıp deli gibi inlemeye başladı ve amcığın içine akan sıcak boşalma dalgasıyla birlikte titredi.
O an bedenin tüm sınırları aşılmıştı; gecenin karanlığında paçozluğun en çirkin haliyle hem Carrie hem de adam çılgınca birbirlerine açılmışlardı. Amcığın dibi görünecek kadar dolmuştu ve sesler stüdyo duvarlarını titretiyordu. Bu işte hiç yumuşaklık yoktu; sadece sertlik, baskı ve karşı konulmaz istek!
