Bembeyaz odanın loş ışıkları altında, o kıvrımlı poponun etrafında fısıltılar gibi yayılan nefesler duyuluyor. Gecenin karanlığında saklı kalan o sulu, cazibesi yüksek amcık, parmakların arasında canlanırken sertleşen yumuşak tenin üzerine yapışıyor. İlk dokunuşlar ter kokusuyla birleşip havayı ağırlaştırıyor; avuçlar popoda gezinirken, kızın bedeninde küçük titremeler yükseliyor. Kıçındaki o incelikli deriye köklenmek isteyen sertleşmiş yarak, sabırsızca bekliyor.
Yanına sokulan adamın nefesi enseye çarpıyor, kemikli eli kalçayı kavrayıp sıkarcasına tutuyor. O andan sonra durmak yok; öyle bir dayama geliyor ki, kızın memeleri bile sarsılıyor. Kalça kemiğini hissettiren baskıyla derinlere doğru inen ureter yerini bulmuşken, boğuk hırıltılar ve acayip sarkastik mırıldanmalar ortamı iyice kızıştırıyor. Kızın amcığına dalan o kalınca yılanın her girişiyle beden kıvrılıyor, arada bırakılan boşluklardan yayılan nem kokuya karışıyor.
Göz pınarlarından akan nemle birlikte adam daha da gazlıyor; kırbaç gibi şiddetli hareketleri asla ritmi düşürmüyor. Kulak dibindeki “Dayaaam!” sesleri havaya yayılırken, kızın bütün kasları kendini bıraktığı anları işaret ediyor. Yarağın içinde yapılan o vahşi mekiklerle kadının bedeni adeta yerlere seriliyor; amcığın kenarlarına kadar dolup taşan ıslaklığı dans ettiriyor. Sürtünmenin yarattığı keskin acıyla birleşen zevk dalgaları arasında kız artık tamamen teslim olmuş.
Son hamlede nabızlar hızlandığında, adam sonu patlatmak için tüm gücünü veriyor; kalçasını sıkarcasına vurup içini tam dolduruyor. Kızı rezonans yapan haykırışlarla sarsarken kendi içinden de kontrolü kaybediyor. Postacı gibi hızlı ve acımasız kökleyişlerin sonunda ikisi de bitap düşmüş, yerde bırakılmış halde yatıyorlar; birbirinin tadını çıkararak ve üst üste binen nefeslerle tamamlanmış o çıldırtıcı sikmenin ardından…
