Kadının evinin sakinliğini bozan yabancı adamın bakışları, ilk andan itibaren amını talan etmeye kararlıydı. Kocası orada olmasa da, o kadının içine saplanan sertlik hissi arttıkça, yüzündeki utangaçlık yerini vahşi bir arzuya bırakıyordu. Ellerini hızla çıkarıp daracık tişörtünü üzerinden attığında, göğüslerinin titreyen tepeleri ve zayıf belini sarmalayan iç çamaşırı, adamın gözlerini deli gibi kamaştırdı. Kadının amcığını yalayarak ısırması tam anlamıyla davetkardı; sanki “gel kökle beni” diyen bir çağrıydı.
Adamın elleri hızlıca eteğe doğru indiğinde kadın hafifçe inledi ama direnmedi. Tam tersine, her dayamanın altından daha güçlü kalkıyor, kendini onun yarak yarığına bırakıyordu. İçindeki sıcaklığın ve nemliliğin yoğunluğu adamın dikkatini çekmişti; amcığını parmaklarıyla açıp içini yoklarken kadın bağırmaya hazırlanıyordu. Sonra adam sertçe kaldıraç yaptı ve kökleme başladı. Kadının amı sıkıca kapanıyor, yumuşak duvarları onu emiyordu; her inip kalkışta daha derinden, daha acayip şekilde işliyordu o yarak.
Küçük odanın havası nefeslerin hızlanmasıyla dolarken kadın kafasını geriye atıp ağızdan kaçan ahlamalarla adamdan istediği sertliği gösteriyordu: “Daha sert… Dayama…” Her dayağın şiddetiyle birlikte amcığındaki yanma hissi artıyor, kalçasını ritmle yukarı kaldırarak ona boşluğu gebe bırakıyordu. Adam bu coşkuyu fark edip hızını kesmiyor, daha kararlı bir biçimde yamru yumru bacaklarını tutup köklüyordu onu.
Sonunda kendini tutamayıp ağızdan köpürerek yüksek seslerle boşalmaya başladı adam; amına bıraktığı sıvılar kadının bütün bedenine yayılıyordu. Kadın ise hala titreyerek kıvranıyordu, hem utanıyor hem de derinlerden gelen o yasak zevkten kaptırmıştı kendini. Bu arada kocanın yokluğunda yaşanan bu boktan sikişin vahşi intikamını almış gibiydi; yabancının yavaşlayan hareketleriyle yorgun ama tatmin olmuş bedenleri sessizce buluşuyordu.