Tatlı karısı yalnız başına tatile çıkmış, bedeninin derin arzularını gizlemekten yorgun düşmüştü. Oda, boşlukta yankılanan nefeslerle dolmuş; teni, yeni keşiflerin peşinde salgılanan terle parıldıyordu. Kocaman iki kara boko iki devasa çubuk gibi onun amcığını doldurmak için oradaydı ve o daha fazla dayanamadı. İlk başta utangaç adımlarla yaklaşan kadın, içini saran istekle beraber tamamen çözülmüş, kendini teslim etmeye hazır hale gelmişti.
İki milyonluk boyu ve kalınlığıyla sahayı domine eden adamların yarakları, kadının amcığını birer cehennem ateşi gibi yakmaya başladı. Dudaklarından çıkan fısıltılar arasında “Daha sert dayayın!” çağrısı yükselirken, oynamaya kıyamadığı kocasının yerini bu devler almıştı bile. Etekleri yukarı kıvrılmış, bacakları açılmış; yumuşacık amcığına sert sert dalmalar yapılıyor ve her girdiğinde içerisi daha da kıyamet halinde yanıyordu.
İlk sikişte duyduğu patlama hissiyle gözleri doldu, sonra hafifçe arkaya yaslanıp daha derin kökleme için izin verdi. Büyük kara boko’lar amcığını kemiriyor, ağzıyla saksonu yalıyor, elleriyle göğüslerini sıkıyordu. Kadın bunu bekliyordu; amısını aç kapa yaparken hırçınca inlemeye başladı. Kaygan ısısını içinde hisseden adamlar azgınca ritmini artırırken aralarında paslaşma başladı; birinin şişman kara yarakla diğerinin kalın olduğunu hissetmesi yetti onu delirtti.
Bir yandan amcığından akan ıslaklık yere damlarken diğer yandan ağzına tıkılan büyük kara sikiler nefes alışını kesiyordu. İkisi birden teker teker değil aynı anda pezeleriyle oynadı; biri dilini amcığından çıkarıp sıçan fokur fokur ısırırken diğeri dirseklerine kadar soktuğu elini kalçasından aşağıya kaydırdı. Kadının inlemeleri daha da artıp haykırılara dönüşürken dayamalar da hızlandı; “Am…am…yarağınızı içine kessin” diye yalvarıyordu.
Sonunda iki dev kara yarak delici bir istekle içine aktığında vücudu kasıldı, beyninden geçen tek düşünce “Bitmesin!” oldu. Hıçkırarak bütün isteklerini saldı verirken adamlar sırayla onu domine etti; hem ağızdan hem amdan içeri akıttılar canavar gibi. Yarağı tamamen dolduran bu karışım sıcaklığıyla birlikte onun zavallı bedenine yayıldı ve o an artık direnmenin anlamsız olduğunu anladı: Gecenin en karanlık saatinde tam anlamıyla teslim olmuştu; hem bedenle hem ruhla kazılmıştı bu anıya.
