Üzerindeki ince kumaşlar yere düştüğünde Anya’nın genç vücudu çıplak kaldı; taze teni ışıkta parıldıyordu. Gözlerindeki utançla karışık arzu, içinde biriken fırtınayı ele veriyordu. Odaya sinmiş o ağır, bastırılmış istek kokusu, havayı keskinleştiriyor, nefesleri hızlanıyordu. Yarağım sertleşip kalkarken, Anya’nın dudaklarına uzandım; diliyle hafifçe ısırdığı alt dudağı, benim elimin şehvetli kavrayışına davet gibiydi. Parmağımı amcığına götürdüğümde, onun titreyen nefesi odada yankılanıyordu.
İlk dokunuşumdan sonra Anya kendini bıraktı; kalçasını bana doğru iterek daha fazla istiyordu. Amcığını sıktığımda çıkan küçük iniltiler ve boğuk örtülü inlemeler içimdeki canavarı körüklüyordu. Yavaş yavaş dilimle oynadığım saksonun ıslaklığı ve sıcaklığı beni deli ediyordu. Ardından sertçe kökledim içine; genç amcığında hissettiğim o diri kaslar, elimde ve bedenimde yankılanan her hamlede benliğimi ateşe veriyordu. Tersine itişleriyle beni kendi ritmine sokmaya çalışırken yüzündeki ifadede hem keyif hem de çaresizlik vardı.
Anya’nın göğüslerine yapışıp meme uçlarını pençeler gibi tutuyordum; gözlerimi ondan alamıyor, derinlerden gelen bodur ahenkle beraber sikişi hızlandırıyordum. Çıt çıt sesleri odamızı doldururken vücudumuz birbirine kenetlenmişti; nefeslerimiz kesiliyor, terlerimiz birbirine karışıyordu. Bir anda önümde durup dizlerini kırdıktan sonra üstüme çöktü. Amcığını benden çıkarmadan derinlere inerek ensesine yanaşıp saçlarını çekiştirdim; o anki vahşi yakınlıkta aramızdaki bağ daha da perçinlendi.
Amaçsızca değil, gözlerine baka baka köklediğim bu hareketlerde ikimizin de arzusu patlama noktasına gelmişti. Sonunda kontrol bende koparken amcığımı olanca gücüyle sıkan o genç bedenle beraber kendimi dışarı attım ve tatlı çığlığının arasında içimi boşalttım. Anya ise titreyen kalçasıyla son dalgaları karşılıyor, bitmek bilmeyen bu geceyi arzuluyordu hâlâ…