Gençliğin ateşiyle yanıp tutuşan o kıvılcım, odanın karanlığında adeta patlıyordu. Tatlı suratının ardında gizlediği yaramazlık, hızla açığa çıkmış; gözlerindeki çarpıcı masumiyet, kısa sürede vahşi arzuya dönüşmüştü. Göğsüne bastırdığı ince bedeniyle, yerinde duramayan o folloş, her hareketiyle sanki amcığını daha fazla dayamaya çağırıyordu. Dudaklarından dökülen iniltisi, geceye karışırken kalbinin hızlı atışıyla birleşip delice bir ritim tutturuyordu.
İlk dokunuşlar utangaç başladı ama kısa sürede yıkıcı bir şehvet fırtınasına dönüştü. Elini omzundan aşağı indirirken teninin sıcaklığını iliklerine kadar hissetti. Parmakları yavaşça pantolonunun fermuarını indirip o sert yargacığını dışarı saldığında, gözleri dolmuştu gerginlikten ama içinde büyüyen istek karşısında çaresizdi. Dudaklarını birbirine kenetleyip derin bir nefes aldıktan sonra hemen amcığını içine çekmesini istediğinin sinyalini verdi; o andan itibaren su gibi akmaya başladı zevk.
Gecenin sessizliğinde aralarındaki bağ, her sikişte kuvvetlendi. Yarağını amcığının içine itinayla sokarken öyle derinleştirdi ki sesler yükseldi; ıslaklık ve sıkıca kavrama arasında geçen bu kökleme seansı adeta dans ediyordu. Onun küçük bedeninin her kıvrımına yayılan acı tatlı karışımı hislerle beraber, artan tempoda haykırışlar ve acayip inlemeler peş peşe geldi. Yarağını tamamen pençesine almıştı artık; her kali kasılmasıyla onu delirtiyor, sınırı zorluyordu.
Kalbi göğsünden fırlayacak gibi olurken son hamleyi yapıp daha da sert kökledikten sonra tüm gücüyle içinden kopup geldi. O minik amcığın sıkışması ve titremesi altında boşalırken yaşadığı tarifsiz haz, günlerce silemeyeceği iz bıraktı ruhunda. Boşalmadan sonra bile amcığını bırakmayıp sımsıkı tutması ve ardından usulca yanağına kondurduğu o kirli öpücükle birlikte geceyi tamamladı; gençlik ateşi hiç sönmeyen bir yangına dönmüştü böylece.
