Masanın üstünde diz çökmüş, zavallı folloşların yumuşak derileri ışıkta parıldıyordu. Uşak gibi itaat eden bu orospu sürüsü, efendilerini beklerken nefesleri hızlanıyor, gözlerinde hem korku hem de ateş yanıyordu. O anın içinde kaybolmuşlardı; bedenleri açlıktan titriyor, amcıkları sırılsıklam olmuştu. Masanın soğuk yüzeyi tenlerine dokunuyor, onları daha da çıldırtıyordu.
Efendi girdiği odada kararlılıkla masaya yöneldi. Elini birinin ensesine attı; “Hadi ulan, aç o amını!” diye kükredi. Kadınlar diz çökmüş, başlarını eğmişlerdi ama içlerinde fırtına kopuyordu. Efendinin devasa yarığı bir anda birinin ısırgan gibi ıslak ve sıcak amcığına indi; o an bedenler birleşti, acı ile zevk iç içe geçti.
Zavallı orospuların her biri efendisinin kökünü hemen tanıyordu. Dayamalar sertti; masaya vurdukça etlerin çırpıntısı daha da vahşileşti. Efendi kırbaç gibi sikiyordu onlarca dilini boğazlarına dayamıştı; amcıklar rijitleşiyor, yumuşak meme uçları diken diken oluyordu. Birisi inleyerek yalvarırken diğerinin sesi keskinleşmişti: “Aman efendi… daha sert… kökle beni!”
Yarak ard arda sokuluyor, çıkıyor; masanın altında kalan ayakları titriyordu ama o vazgeçmiyordu. Amcıkları sıkıştırıyor adeta toprak çatlatan bir güçle içine çekiyordu yaraklarını. Çılgınca siken adam her seferinde daha derine giriyor, karnını kaba kuvvetle ittiriyordu o iğrenç kadının deliğine. Aralarında gazap dolu sesler yankılanırken ter damlaları tenlerinden aşağı süzülüyordu.
Sonunda efendi doruğa yaklaştığında tüm kadınların çığlıkları karışmıştı: “Aaaah… ulan sik beni… doldur amımı!” diye bağırıyorlardı hep birlikte. Onun pis yarası giderek genişliyor, mastürbasyonun ve dayamanın en vahşi hali ortaya çıkıyordu masanın üzerinde. Yarağın son saniyelerinde ağır nefes alıp verirken hepsini tek tek içine boşalttı; kıvranan vücutlar sanki yerle bütünleşmişti.
O andaki şiddetli boşalma tüm mekanik sapkınlığıyla tamamlandı; kirli seksin en alt tabakasındaki kadınlar paramparça olmuştu artık ve efendilerinin emrinde kalmaya devam edeceklerini biliyorlardı…
