Layla Balan, minicik bedeni ve koyu renkli tüy gibi saçlarıyla uykusundan yeni uyanmıştı. O küçücük memeleri hafifçe yükselirken, o masum ifadesinin içinde yatan çıldırtıcı arzuyu saklayamıyordu. Sabahın dinginliğinde kıpırdamadan yatmaya karar verdi; dışarıdaki dünya onun için değil, sadece kendi bedeninin keşfi vardı şimdi. İncecik transparan sütyenini usulca çıkarırken, teni ışığı hapsetmiş o ipeksi çarşafların üzerinde kendini tamamen bıraktı.
Daracık beli, hafif kıvrımlarla bezeli kalçaları ve en baştan aşağıya uzanan minicik amcığı oracıkta herkesin hayalini ateşliyordu. Taze kokusu etrafa yayılarak ortama ayrı bir cazibe katıyordu. Parmaklarıyla izlerken yumuşacık amını, sanki orada saklanan o gizli hazinenin kapısını aralıyordu. Her dokunuşunda vücudu titriyor, üstüne üstlük saplantılı bir istekle büyüyordu.
Layla’nın dudakları hafifçe aralandı; nefesi hızlandı, kalbinin deli gibi atışını hissedebiliyordun. O kadar canlıydı ki sanki kendi bedenine köklenmek için can atıyordu. Kendi elleriyle vajinasına doğru inip oranın sıcaklığını ve ıslaklığını didiklerken içgüdüsel bir sprinkler açılıyordu o minnoş amında. İncitmeden, ama öyle sert ve baskılı hamlelerle oynuyordu ki sanki yüzlerce defa sikilmiş sertliği içinde taşıyordu.
Birden bire elini daha fazla derine sokup kendini şıpırdatmaya başladı. Layla’nın sesi keskinleşti; boğazından çıkan hırıltılar korkusuzca yatak odasının dört bir yanına yayıldı. O küçük vücut birden bire elektriklendi, her kası gerildi ve sarsılmaya başladı. Amcığını doyasıya şiddetli hareketlerle titrettiğinde, damlalar damlamaya başladı çarşaftan aşağı doğru…
Sonra geldi doruk noktası: duyduğu haz dalgaları artık kontrol edilemez boyuttaydı. Vücudu serbest kalmış bir hayvan gibi sarsılıyor, amında patlayan o fena sıvı yatağa yayılıyordu resmen! Layla Balan’ın içindeki o asi enerji sonunda dışa vurmuş; bedeni kendi kendisini parçalıyor gibiydi. Soluk soluğa kalan bu genç güzelle birlikte izleyenlerin içindeki kan kaynamaya başlamıştı bile…
