Öncelikle küçük, minicik bedeninin içinde yanan o arsızlık hemen kafanı çevirtti. İnce bacaklarının arasından sarkan o ısırgan dil, kendi bildiği yollarla seni delirtiyordu. İlk anda hafif çekingen davranıyordu belki ama gözlerindeki ateş öyle deli doluydu ki dayanamadın. Parmakların kıvrılarak o dar amcığın çevresinde gezindi, sıcak ter içinde kalan o minik kızı yavaşça çözdün. Tavana doğru inen nefesler ve boğazına kadar yükselen istekle, dudaklarını afedersin amını yaladın; dilinle kıvrılan her katmanda onun acımasızca nasıl içini boşalttığını hissettin.
Birden kendini daha fazla tutamadın; ellerin hızlandı, yumuşacık tenine dayayarak sertçe onun içine dalmaya başladın. O minicik olmasına rağmen dayanılmaz bir direniş gösteriyordu; amının her hücresinde hissettiğin sıkı kaslarla adeta sana meydan okuyordu. Sen ise kökledikçe daha da hırslanıyordun, sert hırıltılar ve keskin nefes alışverişleri arasında ikiniz de çıldırmıştınız. Onun darlığında parmağını gezdirip sonra birden kökleyişlerin arasına bıraktığın sert dayamalar, onun deli gibi fısıltılarıyla birleşince ortam iyice harlıydı.
Amcığını sımsıkı kavrayan o küçük beden, senin her hamlende içten içe delinirken seni aldatmıyordu; kaşları çatılmıştı ama bu çatışma içinde sen onu iyice körüklüyordun. Ellerinin tuttukları bacağını iyice açıp kök yaptığın anlarda yüzündeki acı-çözülme karışımı ifade sahnedeki elektrik gibiydi. Kafasını arkaya atıyor, ağzından boğuk seslerle çıkan “Daha sert…” fısıltılarıyla arzunu büyütüyordu. Son turda artık tam anlamıyla kendinden geçmiştiniz; kirli sözlerin ve vahşi hareketlerin arasında birlikte patladınız. Amcığına son defa içine boşalırken onun duyduğu dayanılmaz zevkle sen de zirvedeydin; o anki çılgınlık ve yoğunluk kelimelerle anlatılmazdı, sadece yaşanırdı…
