Üstü başı dar siyah elbisesiyle odaya giren Miranda, gözlerini kaçırmadan direkt yanımdaki kanepeye oturdu. İlk bakışta masum gibi görünse de, içten içe yanan o şeytani arzusu her halinden belliydi. Elinde tuttuğu sigara dumanı arasında dudaklarını ısırıyor, arada derin nefeslerle bedenini rahatlatmaya çalışıyordu. Gözlerim onun vücudundaki kıvrımları yakalamaya çalışırken, o da çekingen bir gülümsemeyle beni süzüyor, aslında ne kadar hevesli olduğunu saklamaya çalışıyordu.
Bir anda oturduğu yerden kalkıp bana doğru yaklaştı; elleri titrerken elimi kavradı ve sımsıkı tuttu. O an yandım kül oldum. Kıyafetinin kumaşı gıcırdıyor, nefesi ensemde sıcaklık bırakıyordu. “Başlayalım artık,” dedi fısıltıyla ve o kesin komut yüreğimi paramparça etti. Elleriyle eteğimi kaldırırken içimdeki hayvan canavarca uyanmaya başladı. Parmaklarıyla sertçe bacaklarımı ayırdı, ter kokusunu içine çekerek burnuma doldu.
Diz çöküp beni izliyordu; gözlerindeki belirsiz heyecan öfkeyle karışmıştı. Başını hafif eğip yanağıma dokunduğunda ağzına dolan sertliği hissedebiliyordum. Sonra ağzını açtı, dilini fırlattı ve hiç tereddüt etmeden benimde içinde kaybolduğum amcığımı yaladı; sıcaklığı bütün bedenime yayıldı. Aldığı hırıltılı nefeslerle daha da agresifleşti ve parmaklarını amcığının içine soktuğu gibi ben de onun sessiz çığlık atan yarakına saldırdım.
Masaya dayandı, göğüslerini sarkıttı ve beni kendine çektiğinde kalbim deli gibi atıyordu. Yavaşça ama zorlayarak yaraklarını çıkarıp karşılıklı çatışmaya başladık; diliyle altını üstüne getirdiği kürtüsü amcığını emmeye doyamadı. Hız artınca yüzüm kızardı, ama sesim çıkmadı çünkü ben de onu köklüyordum: elimle sıkıyor, ağzımla derinliklerine iniyordum.
Son hamleyi yaparken ikimiz de kontrolü kaybettik; kaslarımız kasıldı ve dizlerimizin üstüne yığıldık birbirimize yapışmış şekilde… Miranda’nın bedeninden çıkan kükremeler benim de içimdeki hayvanın zincirlerini kopardı. İçindekileri boşalttığımızda oda sanki alev aldı; sonrasındaki sessizlik bile aşktan daha çıldırtıcıydı bize… İkimiz de tamamen bitmiş ve çaresizce birbirimize bağlı kalmıştık — kirli arzuların hükmettiği bu sıkıntılı an oradaydı sonsuza kadar!