Ofis havası soğuk ve sert, dominatrixin emriyle masanın önünde diz çökmüş maskeli adam titriyor. Üzerinde siyah deri kıyafetler, yüzünde fetiş maskesi, ama tüm korkusu bedeninden okunuyor. Kadın çıplak ayaklarıyla adamın yumurtalarına doğru yavaşça yaklaşır; gözlerinde acımasız bir ateş var. “Hazır ol,” diyor keskin bir tonla, sanki o an karşısındaki zavallıyı ezip geçecekmiş gibi.
Bir tokat gibi inleyen ilk tekme geliyor; yumurtaları arasında acı öfkeyle patlıyor adamın. Nefes alması zorlaşıyor, yerde boğulmuş kuş gibi inliyor ama kadın daha hızını alamadı. Sert topuklarıyla defalarca sırt üstü yatana kadar vuruyor yumurtaların üzerine; her darbeyle adamın acıya karışan iniltileri yükseliyor ofisin duvarlarına çarpıp geri dönüyor. Kadının sesi acıyı bağırıyor: “Daha doymazsın!” diye kükredikçe artıyor dayamalar.
Maskenin altından akıp gelen ter damlaları, adamın boyun damarlarını şişirirken, kadın bedenini ona iyice dayıyor; sertçe iterek yere bastırıyor onu. O çılgın sertlikteki tekmelerle yetinmiyor, elini beline atıp omuzlarından kavrıyor, tekrar tekrar dizlerinin üstüne çökmesine izin vermeden yumurtalarını tekmelemesini sürdürüyor. Adam yerden kalkamıyor bile artık; bütün gücüyle ısrarla çekiştiriyor kadının ayaklarını kendine doğru, ama nafile.
Sonunda o son darbeyi indirirken bütün vücudu kasılıyor adamın; ağzından çıkan boğuk inlemelerle birleşen patlayıcı his dalgası yıkıyor tüm rezil bedeni. Dominanın suratında acımasız bir zafer ifadesi var; biri daha ezilmiş ve teslim olmuş. O ofiste yankılanan inlemelerle beraber sertliğin hükmü ilan edilmiş oluyor: Burada kontrol onda ve o her seferinde köklemeye devam edecek!
