Sıcağı sıcağına, o anın heyecanıyla çırılçıplak kalmış kadın, göğüsleri kabarıyor, nefesi kesik kesik ritme uyuyordu. Kocaman mallı adam yumruk gibi sert yumuşaklığıyla amcığa dayandı, bir anda bastırdı içine. Kadının yüzündeki acılı ama bağımlı ifadesiyle birlikte her dalışında daha da derine iniyordu. İpler gibi gergin kaslar arasında kayarak ilerleyen yarak, onu diz çöktürdü ve sertliğiyle kaburgalarını oyarcasına vuruyordu. Amcık kıvrımlarının ısısı artık sırılsıklam olmuştu; her giren çıkanda sıcaklığı onun beynini eritiyordu.
Kadının elleri adamın kalçalarına sıkıca yapışmış, tırnakları teni kazıyordu, ama bu acı bile dikkatini dağıtmıyordu; tam tersine, coşkusunu büyütüyordu. Yarağın dibinden gelen hızlı vuruşlarla birlikte kadının bağırışları odanın duvarlarını titretiyordu. “Daha sert!”, diye inliyordu kadın hırçınca. Adam da boş durmuyor; her defasında amcığın dibine kadar kökü vuruyor, çıkarken ise yere yakın omzuyla destek alıyordu. Yumuşacık etlerin arasından çıkan sesler ve sürtünme sesleri birleşip kafayı yakıyordu.
Bir süre sonra tempoyu iyice artırdılar; adamın saksoyu adeta pompalıyor, kadının amcığını önce sarsıyor sonra deli gibi izletiyordu. Kadın kendini tamamen bırakıp belini oynatmaya başladı; daha fazla girmesi için bedenini açıyor, yumuşacık dudaklarını yarağa sımsıkı geçiyordu sanki emmek istercesine. O anlarda gözleri neredeyse kapanmıştı; sadece ağzından çıkan kekeleyen kelimeler sesi vardı: “Islat beni… daha…” Günlerce beklemişçesine cinnet hâlindeydi.
Adam iyice köklediğinde artık karşı koyacak hali kalmamıştı kadının; boğazına kadar sokulmuş yumuşaklığıyla birlikte içini delik deşik ediyor, tam dibinde boşalıyordu. Kadın ise sonunda teslim bayrağını çekmiş, tüm acısını ve zevkini aynı anda yaşıyordu. Son bir sıktığında gövdesi kasılıyor, burnundan nefes alıp verirken inlemeleri çığlığa dönüşüyordu. O an kirli arzularla dolu bedenlerdeki fırtına dinmişti ama ikisi de biliyordu: Daha yeni başlamıştı…