Öncelikle doğanın vahşi, kontrolden çıkmış ritmiyle başlıyor her şey. Gözler birbirine kilitlenmiş, ter damlaları tenlerde gezinirken o anın heyecanı kabarıyor. Kadının bakışlarında beliren ateş, adamın içgüdüsel ihtirasıyla birleşip ortalığı yakıyor. Birbirlerine dokunmalarıyla başlayan gerilim hızla tırmanıyor; avuçlar ayak bileklerinden dizlere inip o yumuşak deriyle buluşurken, nefesler birbirine karışıyor.
Yarak gerginleşiyor, amcık ıslanıyor ve vücut birbiriyle dans ediyor sanki. Her hareketinde sertçe dayamalar geliyor; kadının sırtını duvara yaslayıp kalçalarını dışarı itmesiyle adam daha da derin köklemeye başlıyor. Sesler yükseliyor, boğazlarda düğümlenmiş fısıltılar öfkeyle patlıyor. Boğazına kadar dolan haz sırıtıyor suratında; her inilti onun iştahını körüklüyor. Amcığın içinde yuvarlanan her hareketi, kadının sıkıca kavrayan bacaklarıyla birleşip ritmi bozmaz oluyor.
Adamın avuçları göğüslerde gezinirken, parmak uçları amcığın dar mı dar kıvrımlarını keşfe çıkıyor; kadın şehvetten titriyor ama direncini kırmıyor – tam tersine daha da çılgınlaşarak amk’sını açıyor daha çok kökleme için. İki beden birbirine yapışmış vaziyetteyken o serti güçle vuruyor içeri dışarı; yaramaz yarak kadının en gizli köşelerinde hüküm sürüyor. Bazen masumca bazense acayip agresif şekilde kayıyor amcığın içinde.
Birden tempo artıyor, her dayamada kadın haykırmaya başlıyor; dilini çıkarıp ağzından köpükler gelirken bile bu deli sikişi bırakmaya niyeti yokmuş gibi kavrayan elleri bedeninden ayırmıyor. Son dalgayı vurduğunda ikisi de boşalmaya ramak kalmış; adamın yarak ucu hafiften beyaza dönmüş durumda, kadın ise sarkıttığı kalçasıyla adamı ittiği yerden alabora oluyor neredeyse.
Yumuşayan bedenlerin üstünde kalan ter kokusu eşliğinde son nefesler alınırken ağır ağır çökmüş vaziyette birbirlerine yapışmış olarak tatlı bir yorgunluk kaplıyor ortamı… Doğa doğadır işte; kontrol edilemez ve çılgın…