Arabanın yanına yanaştığında ter tüm vücudunu sarmıştı; sıcacık yaz güneşi altında ter damlaları koltuk altından aşağı doğru süzülüyordu. Elinde süngerle, kirli camları ovalarken göz ucuyla onu süzmeye başladı. O da fark etmişti bakışlarını; gergin bir heyecanla gömleğinin düğmelerini iliklemeye başladı, kaslı göğsünün hafifçe titrediğini hissediyordu. Araba yıkanmanın sıradan işi, yavaş yavaş köklü bir oyuna dönüşüyordu.
Bir anda elini hızla onun ensesine götürdü, sertçe çekip dudaklarına yaklaştırdı. “Hadi bakalım,” dedi gürültülü ve meydan okurcasına. Sünger yere düştü; elleri çılgınca bedenine dolandı. Göğsünden omuzlarına, oradan bele inerken parmak uçları amcığını tırmalıyordu adeta. Gözleri kilitlenmişti ona, yanıt bekliyordu bu kabadayılık dolu davete.
Kendini kaptırdı o anın büyüsüne; tam arkasında durduktan sonra yere çömelip pantolonun fermuarını indirip yarağını çıkardı dışarı. Koyu ıslaklığıyla parmaklarının arasında gezdirirken dudakları ona yapıştı bir anda, amcığını tamamen içine çekip sıkıca emmeye başladı. Ağzının içinde dans eden kara dilli folloşun yarak kökünü kızgın ateşe çevirmişti aniden. Sesi boğuk ve hırıltılıydı; “Daha hızlı,” diye mırıldandı nefes nefese.
Yere sedir misali yayılan bedeniyle topuklarındaki sert hareketler ritim tutuyordu ona karşılık verircesine. Bir elini kıçının kıvrımlarına geçirip sıkıca bastırırken diğer eliyle de ısrarlı şekilde yaranın başını ovalıyordu, kütürtüler yükseliyordu aralarından. Sonra geri çekilip kendi ağzını ıslatmadan dayanamadığı yarak ucunu avuçlayıp sertçe indirmeye başladı, adamcağızın omuzlarına titreyen güçle dayamasıyla birleşince ortalık iyice hararetlendi.
Havada kokusu sinmişti artık o anın: ter, seks ve sapkınlığın karışımıydı her nefeste içeriye dolan şeytani hava… Yarağını en derininden kökleyip yavaşça kıçına kaydırdı son hamlede meftun etmişçasına; içerideki daralmanın acısıyla birlikte deli gibi inlemeye başladı folloş—anladı ki bu sadece başlangıç değil, tüm gecenin ta kendisiydi artık…
