Lily beyaz teniyle odaya yayılan soğuk ışık altında, oyun koltuğuna yayılmıştı. Doğallığıyla göz kamaştıran göğüsleri hafifçe yükselip alçalırken, elinde tuttuğu kalın dildoyu önce dikkatle inceliyordu. Parmakları titrek ama kararlıydı; şu an tek amacı kendi amcığını doyurmaktı. Kalınlığıyla cehennemden çıkmışçasına koyu renkli oyuncak yumuşacık amına dokunduğunda, vücudu kısa bir elektrik şoku gibi gerildi. Tekmeliklerine basıp dizleri açtı; dudakları aralandı, nefes nefese kaldı.
Dildoyu usulca amcığına dayadıktan sonra bastırmaya başladı. İlk giriş sert ve acemi gibiydi, ama Lily kendini durdurmuyor, daha çok itiyordu içine doğru. Oyun koltuğunun deri yüzeyi altındaki teninde kabaran damarlar gibi ateş yükseliyordu. “Ah… evet!” diye inledi boğukça, sanki içerideki o kalın kök her defasında beynine kadar iniyor gibiydi. Göğüslerini elleriyle kavrayıp sıkarken yanakları kıpkızıl oldu; orgazmın eşiğinde olduğunu saklayamıyordu artık.
Kalçalarını yukarı kaldırıp dildoya ritmik hareketlerle sahip çıkıyor, amcığını üstünde kaydırıyor, derin derin çekiyordu içeriye. Her itişte oyuncağın silindirik ucu vajinasını parçalayıp geçerken sesi bölüyordu odayı: “Daha da sok… haaa…” Gözleri hafifçe kapanmış, bedenini saran kasılmalar artıyordu. Yapay zevkle gerçek zevki birbirine karıştırırken, kafasını geriye atıp ağızından çıkan nefesi kontrol edemedi. Kendi eliyle göğüs uçlarını koparacakmış gibi sıkarken dildoyu deli gibi süpürüyordu boşluğunu.
Sonra ansızın vardı doruğa; kasları kilitlenip bitti her şey. Yüksek volümlü çığlıklarla birlikte dildi soktuğu deliği sümüğüne kadar doldurdu orgazm sırasındaki boşaltımı… Vücudu tamamen gevşedi, oyun koltuğun üstünde ter içinde kalakaldı Lily White; doğallığın ve sapıklığın birleştiği yerde kendi yarakla oynayarak ardında kirli bir fırtına bırakmıştı sonunda.
