Rilynn Rae, arka oda karanlığında öyle bir işe tutuldu ki her hareketi, her nefesi sapıkça patlıyordu. Kalçası kocaman, doğal göğüsleri ağır ağır sallanırken Brick Danger ustaca el koymuştu onun üstüne. Sert sert dayamalarla girdi içine, amcığını o kadar derin yırttı ki Rilynn çığlıklarını zor zapt ediyordu; sanki bedenini paramparça edecekmiş gibi hissettiği o yoğun baskı yok muydu? Elleri kalçasından tutup kaldırıyor, büyük poposunu daha da açıyordu. Yarak öyle hızlı girip çıkıyordu ki, sanki Rilynn’in içinde bir volkan patlayacak gibiydi.
Gözlerindeki o yakarışa aldırmadan adamın eli de hız kesmiyordu; sakso yaparken elde krallar gibi oynuyor, o kıvrak dilleri amcıklarının üstünde dolandırıp Rilynn’in ağzını ısırsa da hemen içine yarak sürüyordu. İnatçı ve azgınca verilen bu kökleme dalgaları arasında Rilynn’in amı ısındıkça ısındı, artık tamamen teslim olmuştu; arada terli kaşları çatılabilir ama yüzünde yok yoktu—acıyla karışık zevkten dağılıyordu dutları. O kocaman poposu şehvetle titriyor, adeta “Dahası gelsin” diyordu.
Birden Brick dayanamadı, hızını katladı, sikişi kırıp geçti. Her vurduğunda içi yumruklanıyormuş gibi daralıyordu ama kalkmadı geri çekilmedi. Deli gibi inlemeler arasında sonunda tavana sıçrattı bütün belini kırarak; beyaz sıvısı Rilynn’in suratına yüzüne akarken kadın aşkın gözlerle onu izliyordu. Bu hareketle sertlik son noktaya vardı ve ikisi de nefes nefese kalmıştı—aralarında sadece fahişe kokusu ve bitmek bilmeyen o pis arzunun izi kalmıştı odada.
