Oda loş ışıklarla doluydu, Roma Major’un sert ve kontrolcü bakışları ortamı iyice kızıştırıyordu. Kadının kıvrımlarını saran dar elbisesi neredeyse yırtılacak gibiydi; o an gözlerindeki hırçınlık, arzunun nasıl dorukta olduğunu ele veriyordu. Yarağını sertçe sıkarak üzerlerine çöken ağır havayı kırmak istiyordu; hiçbir şey onu tutamazdı şimdi. Parmağını kadının amcığına hafifçe sürterken, yüzündeki pis gülümseme büyüyordu. “Hazır mısın?” dedi alaycı bir tonda; cevap beklemeden kadının eteklerini hızla yukarı attı.
Kadın yalana kaçmadan karşılık verdi; nefesleri hızlanmış, vücutları birbirine yapışmıştı. O an içinde patlayacak bir volkan gibi titriyordu; yumuşak amcığını hazır hale getirip yarağına yapıştırdığında, kadın omuzlarından kavrayıp kendine doğru çekti. Sikişin ilk darbeleri ikisini de delicesine sararken, adam daha da sertleşti, her seferinde biraz daha derin ve hızlı gömüyordu içeri. Kadının ıslaklığı aralarındaki sürtünmeyi ateşliyor, iniltileri odaya yayılıyordu.
Yarağını amcığa saplar saplamaz, kadının bedeni kendini teslim etti; feminen inleme ve kemer hareketleriyle ritmi yükseltti. Adam gözünü kirletmeden köklemeye devam ediyor, damarlardaki kan pompalandıkça daha da iğrençleşen arzuyla bedenini savaştırıyordu ona karşı. Kadının kalçasından yakalayıp beline dayadığı kuvvetle sikişi dibine kadar yaşattı. Her saniye katlanarak artan bu şiddetli birleşmede, ağızlarından çıkan kirli sözler duvarları titretiyordu.
Sonunda damarlarında kopan yüküyle birlikte salağa bağladı adam; sıcak menisi içine boşalırken kadın tüm benliğiyle amını sıktı üstüne. İnlemeler son noktasına ulaşmış, bedenler ter içinde yapışıyordu hâlâ… Roma Major’un o acımasız ve doyumsuz köklemesi geceyi kendi cehennem alanına çevirmişti artık.