Sara Jay, odanın loş ışıkları altında kendini tamamen bırakmıştı. Gözleri yanan bir arzu ile dolu, dudakları ise hafifçe aralanmış ve nefesi düzensizdi. Kameraya yalancıktan bakarken bile içindeki deli tutkuyu gizleyemiyordu. Sertçe inen köklemelere karşı durmuyordu; aksine bedenini her darbe ile daha fazla açıyor, amcığını sıkı sıkıya kapatıyordu. Yarağını sarkıtıp sertçe tutan adamın hareketleri hızlanınca Sara’nın bedeni titredi, kalçasını ritme uydurarak karşılık verdi; o an her şey hızlı, acımasız ve kontrolsüz bir şekilde büyüyordu.
Adam elini kaydırıp onun ıslak amcığını parmaklayarak iğrenç derecede derinlemesine oynuyordu. Sara en küçük dokunuşta yok oluyordu; ıslaklığı artıyor, sakso için can atar hale geliyordu. Ellerini adamın ensesine geçirip saçlarını çekerek inlemelerini yükseltti. Tokat gibi çarpan kökleme sesleri odada yankılanırken Sara, temiz yüzüne gelen ter damlalarını umursamıyordu bile. Amcığı o anda sanki yanıyor gibiydi; sert tuşa basılmış gibi delice ve vahşiydiler.
Ardından adam onu ters çevirip kıçından girmeye başladı, sertliğini hissettirmek için her girişinde ona dayadı kafasını, “Daha hızlı!” diye yalvardı hırçınca. Sara’nın çılgınca inlemeleri ve yüksek sesli folloşları ortamda patlama yaratıyordu. Kıçına dokunan elleri karnına sarıldı; bütün gücüyle göğüslerini sıkarken amcığını sertçe sikmeye devam etti adam. Artık neredeyse çıldırmıştı ikisi de; Sara’nın amını kalın yarağınla doldururken çıkardığı acı-menekşe karışımı iniltiler yeri göğü inletiyordu.
Vücudu kasılmış, tüm duyuları zonklayarak zirveye koşuyordu. Son bir hamleyle azgınca daldığı amında boşalırken Sara yerinden sıçradı, “Follama beni!” diye bağırdı boğazı çatlamış halde. Yarağı son bir kez hızlandırıp derinlemesine indirdi adam; sonunda ikisi de kavrulup çökmüştü yere—ter içinde mahvolmuş ama tatmin olmuş olarak…
