Öfkeli ve vahşi bir gecenin ortasında, Stella Cox klimaksı doruklarda gezdiren iri göğüsleriyle sahnedeydi. Genç ve masum görünüşünün altında, içine akacak her damla sıvıyı deli gibi isteyen aç bir dişi yatıyordu. İlk anda hafif çekingen duran o kıpır kıpır bakışlar, erkeklerin kocaman yaraklarını emmeye başladığında bambaşka bir hale büründü. Dudakları ısırıyor, amcığını sokan her kalınlığı didik didik edip hırlayan bir yılan gibi yutuyordu. Yavaş yavaş boynuna kadar inen sakso ustası elleriyle esnetirken, arka fonda sayısız sert nefesin ve ter kokusunun birleştiği kirli bir orman gibiydi ortam.
İlk köklene giriş anından itibaren Stella’nın vücudu ritme teslim olup kilitlendi; kalçalarını kaba kuvvetle iterek daha derin girmeleri için yalvardı adeta. Ağzını patlatırken burnundan çıkan kesik kesik hırıltılar, onun bunu ne kadar çılgınca istediğinin şiddetli kanıtıydı. Etrafındaki folloşlar sırayla gelip o ipeksi amcığını ellerinde döndürüp itinayla çalıştırmaya başladı. Her dalışta incitmeden ama acıtmadan ilerleyen sertlikler yüzünden genç kızın gözleri doldu, ama sesi kesilmedi; tam tersine daha da içerden bağırdı, “Daha! Dayayın!” diye.
Sonra işler iyice kontrolden çıktı. Birdenbire üstüne boşalmalar yağmaya başladı; beyaz sıvılar yüzünü kaplayıp saçlarına sinerken bile Stella durmadı, aksine artan heyecanla hepsini yalayıp içti. Yumuşak dudaklarıyla dallanan kalın yarakların ucunu emip yalamaya çağıran o deli bakışlar şimdi bambaşkaydı; tamamen teslim olmuş ve sikenlerin efendisi olmuştu o an. Gecenin sonunda bedenini sıvılarla kaplanmış halde yere bıraktığında nefesi kesilmiş, vücudu uyuşmuş ama ruhu arzuladığı yere varmıştı: Korkunç ve haz dolu o bukkake partinin tam ortasında, fahişe ruhunu doyurmuştu.
