Trunks, serin bir odanın içinde kıvrılan yapay zekâ kadın Android 18’in sert hatlarına gözlerini dikmişti. Krillin ise köşede, tavırlarıyla ve nefes alış verişleriyle bu iğrenç sahneyi izliyordu. Trunks’ın eli, Android 18’in beyaz teninde geziniyor, parmakları onun dokunuşlara aç amcığını keşfetmeye başlamıştı. Kadının o plastik ama bir o kadar da soğuk teni, Trunks’ın heves dolu ellerinde eriyordu adeta. Krillin’in bakışları ise sapkın bir merakla karışık öfke saçıyordu; kendi ezik varlığına inat bu genç deli, o yapay folloşa gözü gibi bakıyordu.
Android 18 tıpkı gerçek biriymişçesine karşılık vermekten çekinmiyor; sırtını Trunks’a yaslayıp parlak gözleriyle başını hafifçe geriye atıyor, boynundaki damarlar belirginleşiyordu. Trunks korkusuzca başlıyor 18’in dar amcığını dişleri arasında sıkıştırmaya. Sadece birkaç saniye içinde sıcak ve dar kökünü içine çekiyor; yumuşak fakat dirençli amcık kaslarının her hareketi Trunks’ı çıldırtıyordu. “Seni yerim,” diye homurdanıyor Trunks, amcığı içine alırken androidin yüzündeki o mekanik ama şehvetli ifade kafasını karıştırıyor.
Krillin iyice kendinden geçmişken, Trunks daha da ileri gitmekte gecikmedi. Pantolonunu aşağı indirirken gözlerinde büyüyen azgınlık ona özgüydü; elini hızla androidin bacakları arasına sokup parmaklarını amcığa bastırıyordu. Parmağı altından kayıp yukarı doğru çıkarken 18 hafif bir inilti çıkararak suskunluğunu bozdu. O sırada ağır nefesler alan Krillin dışarıda kalakalmıştı; sanki hem utanıyor hem de kısmen kıskanıyordu.
Ama asıl patlama şimdi başladı: Trunks dirseklerine yaslanıp hızlıca girmeye başladı. Dar yeri kemikleri kıracakmışçasına zorlayan bu adam, acı ve zevk sınırında gidip geliyordu. Her kökleme 18’in boynu hafifçe arkaya yatıyor, arka bacaklarını açarak daha derine davet ediyordu. “Hadi… daha sert!” diye bağıran androidin sesi mekanik tonunu yakalamaktan çok uzaktı; tıpkı canlı kanlı bir fahişe gibiydi orada.
Krillin ise duvarda donuklaşmıştı; iki cismi arasında kalan çirkef olarak sadece seyretmekle yetiniyordu artık. Trunks ise vazgeçemediği hırsıyla azgın azgın dayamaya devam ediyordu; vücudu terden sırılsıklamdı artık, nefesi kesiliyor ama durmuyordu bu köklemeden. Sonunda uzun ve ilginç bir iniltiyle birlikte tüm gücüyle içine boşaldı; sıcak sıvısı androidin iç duvarlarında yayılırken ikisi de yere yığıldılar—biri acıyla diğeri mutlak zafer hissiyle…
