Oda karanlıktı ama nefeslerin sıklaşması, bedenlerin birbirine yapışması her şeyi net hissettiriyordu. Sıkı, terlemekte olan tenler birbirine sürtünüyor; yoğun istekle dolan bakışlar, kıvrılan dudaklar ve derin nefes alışverişleri ortamı iyice kızıştırıyordu. Aralarındaki elektrik öyle bir seviyedeydi ki, hiçbir engel kalmamış gibiydi; herkes kendi sınırını unutmuş, kontrolü tamamen bırakarak acımasızca birbirinin üstüne çullanmaya başlamıştı.
Birinin sert eli diğerinin ensesine dolandı, saçları çekiştirip başını geriye atarken “Hadi, beni delirt” diye homurdandı. Bu meydan okuma karşı tarafın içinde yanan açlığı daha da körükledi. O amcığı elleriyle kavrayıp parmaklarını ısıracak kadar sert tutarken, diliyle o yarak başını yaladıktan sonra bir anda ağzına almasıyla ortam çıldırdı. Gıcırdayan yatak gıcırtısıyla beraber bedenler uyumsuzca değil, yerli yerinde kavuşuyordu.
Her giriş sertti, derin ve acımasızdı; amcık yanıyor gibi bağrıyordu içinde. Yarağını aşağı yukarı götürürken yüzünde beliren acı-azap karışımı ifade, onun ne kadar farklı bi şey istediğini göstermeye yetiyordu. Boğazına kadar sokmalar, kısa molalarla tekrar kökleme seansları derken adamın gürültüsü odada yankılanıyordu; “Dayana be folloş!” diye hırlamalar duyuluyordu arka planda.
Zevk doruğa çıkmıştı artık; elleri kadının kalçalarından sımsıkı tutuyor, her gavurca hareketinde amcığın içine işliyordu sanki. Kadın da boş durmuyordu; göğüslerini yumruklayıp bağırmaya başladığında ikisi aynı anda taşmanın eşiğine gelmişti. İçeri köpüklü sıvılar yayılırken boğuk çığlıklarla kendini teslim etti bu vahşi sikişe. Sonrasında yorgun nefesler ve ter kokuları arasında birbirlerine bakarak hafifçe gülümsediler; çünkü ikisi de biliyordu ki bu kirli oyun daha yeni başlamıştı.