Üzerine yapışan dar elbisesiyle odaya girdiğinde, gözlerimi hemen üstünde hissettim. Kirli sakso sevdasıyla yanıp tutuşan bu folloş kadın, utanmazca çırılçıplak soyunduğunda içimdeki yaban azgınlığı patladı. İri dudakları, kıvrımlı kalçası ve o deli bakışlarıyla amcığını tırmalamaya hazırdı sanki. Ben de boş durmadım; hızla üstüne atladım, ellerimle vücudunu didiklemeye başladım. Yumuşacık amının etrafında parmaklarımı gezdirirken onun nefes nefese kalan soluk alışları odadaki gerilimi iyice artırdı.
Kadın, beni deli gibi içine çekmek istercesine başını arkaya attı, ama ben hemen sertçe dayamanın ritmini buldum. Sikiş o kadar vahşi ve acımasızdı ki, her köklüyüşümde içindeki ızdırabı duyabiliyordum. Amcığını sımsıkı kavradım, dilimi orada gezdirdim; onu gıcıklandırdıkça iliklerime kadar titredim. Kadının gözleri dolmuştu artık, ama o da teslim olmuyordu; inatla daha fazla dayanıyordu benim kökleme hırsıma. Göğüslerimi yakaladı, pençelerini tenimde bıraktı ve ben de azar azar amını parçalara ayırdım.
Zirveye doğru yaklaştığımızda nefesler karıştı, ter kokularımız birleşti. Bir an baktım ki kadının çıkardığı iniltiler arasında hakimiyeti tamamen benim elimdeydi. Son bir köklüyüşle içine boşalırken bütün bedenimde yankılanan o kıvılcımı hissettim—yer yer yanan bir cehennem gibi amcığını yaktı benim sikim. O da son çırpınışlarını yaparken bana sıkıca sarıldı; utanmazlığıyla bütün sınırları aştığımız bu anlarda hem bedenimiz hem ruhumuz darmadağın olmuştu. Artık ne beklemek ne direnmek vardı; sadece hırçın istek ve tatminsizliğin acımasız döngüsü…
