Mutfakta geçen o yasak anın kıvılcımları etrafa yayıldı. Kalın göğüsleri ve dolgun poposuyla o folloş üvey anne, karşısında dimdik duran yaramaz oğlanın bakışları altında eridi. Hırslı karnından başlayıp sırtına kadar uzanan dokunuşlar, çiğleyen dilin amcığını nasıl şehvetle yaladığı daha ilk saniyeden belli oluyordu. Sıkı sıkı sarılı bedenini mutfak tezgahına dayayıp kıvrandığında, oranın tüm kokusu pudralı kokudan çıkıp ter ve seks lezzetiyle dolup taştı.
Yarağı eline alıp sertçe kavradı oğlan; her girişiyle yumruk gibi sancılar sokuyor, üstüne üstlük incitmeden de bırakmıyordu. Amcığını nasıl arşa kaldırıyor diye izliyor gibiydi kadın; adam sanki içinden geçen azgın arzuyu bedene dökerken, kocaman göğüsleri öne fırlıyor, dikleşmiş meme uçları ona deli gibi davet çıkarıyordu. Etekten dizlerine indiğinde ellerini sıkıca açtı, yumuşak kalçasını iki eliyle tutup köklemesini derinleştirdi esir gibi yatarken ortalıkta.
Dudaklarından çıkan sert küfürler ortamı iyice kızıştırdı. Yavaşça başlattığı sikmenin dozunu arttırdı; tahtaya dayalı vücudu ritimle sallanırken amcığı daha derine iniyor, karısını zorlayarak inletiyordu. Dolgun kalçalarındaki kıvrımlar her hareketinde titredi, sesler birbirine karıştı; nefes kesen bu yasak oyun kaçınılmaz doruğa doğru tırmanıyordu. Aniden hızını artırıp ritmi kırmadan sert köklemesiyle kadın inledi, bütün istek ve acısını dışa vurduğunda adam avuçlarını sıkıca sıkarak içine boşaldı.
O an amcıkları kabarık yarakla bütünleşti; mutfağın soğuk yüzeyi artık alev alev yanıyordu. Kötü ama vazgeçilmez bir sapkınlıkla birbirlerinin bedenlerinde kaybolmuşlardı; yasak meyvenin tadıyla hem ruh hem et sarsılmıştı. Son damlasına kadar çekiştirdiği o kalın hayvanlığıyla üvey annesini sınırsızca doyurmuştu, fısıltılar arasında kurdukları kirli bağ yeni baştan yazılıyordu hayatlarına…