Oda loş, sadece gece lambasının sarı ışığı çırılçıplak tenini aydınlatıyor. Kendi kendine oynayan bu folloş kız, önce ellerini incecik vücudunda gezdiriyor; göğüs uçları sertleşmiş, parmakları titreyerek amcığını uyarmaya başlıyor. Yumuşak ama azgınca dokunuşlarla içindeki şehvetin kıvılcımları büyüyor, nefesi hızlanıyor. Yavaş yavaş, parmaklarını derinlere indiriyor, ıslaklığı hissedip daha da bastırıyor. Bacaklarını açarak amcığını iyice ortaya çıkarıyor; parmakları yumurta gibi amcığına dolanırken sesler çıkarmaya başlıyor—hafif hırıltılar ve arada çıkan boğuk inlemeler.
Kendini izlemekten utanmıyor, tam tersine bunu istiyor. Ayna karşısında gözleriyle buluştuğu anlarda sanki kendiyle maç yapar gibi sertçe parmağını sokuyor içine doğru. Amcığının duvarlarını esnetirken yüzünde yanan arzu okunuyor. Küçük titremeler bedeninde dalga dalga yayıldıkça hızını artırıyor; kırmızı dudaklarının arasından ne var ne yoksa salya akıyor. Parmakları yetmiyor artık, diğer elini de devreye sokup göğüslerini sıkmaya başlıyor; meme uçlarını dişliyor, canını acıtacak kadar ısrarcı davranıyor.
Sonra kalkıp yere oturuyor; bacaklarını iyice açıp hem parmaklarını hem avucunu kullanarak amcığını yokluyor. Kendi sesi yükseliyor odaya: “Ah be… Daha hızlı…” diye bağırırken eli adeta frensiz gevşemiyor. Parmak ekleleri gıcırdarken o boşluğa saplandığı her anda sanki içine ateş basılıyor gibi yanıyor. Kendini tamamen kaybettiğinde parmaklarıyla ritmini en sonunda dayanılmaz noktaya getiriyor; vücudu kasılıyor, omuzlarından başlayıp ayağına kadar titriyor.
Yumruk kadar sıkılmış yumurtalar boşalırken birden fazla kez yüksekçe inilti koparıyor—amcığından dışarı fırlayan sıvıyla birlikte kendini devasa bir boşalmaya bırakıyor. Orada yere kapanmış haldeyken bile hala nefes nefese kalarak kendi yaratığı o cehennem zevkten vazgeçmiyor; hatta bir daha yapmaya hazır olduğunu düşünüyor gözleri kapanırken…
