Üzerinde dar, siyah deri elbise vardı; bacakları uzun ve inceydi, her hareketiyle kışkırtıcı bir çekicilik saçıyordu. Odaya adımını attığında gözler anında üstüne kilitlendi. Yüzündeki arsız gülümseme, içine kapanık ve masum gibi gözüken yanılgıyı kırıp atıyordu. Dudaklarından sızan ağır nefesler, heyecanın vücut bulmuş hali gibiydi. İlk dokunuşuyla bile ortam gerildi; parmakları yavaşça beline dolandı, tırnaklarını cildine geçirmekten çekinmedi. Sürtünmenin verdiği o sıcaklıkla içindeki vahşi arzunun kıvılcımları alevlendi.
Göğsüne bastırdığı göbekten yukarı doğru elleri kayarken sevimsizce dolanıyor, sütyenin tek askısını çözüp sarkıttı. Orada asılı kalan göğüsleri alabildiğine boşlukta kalmıştı; sertleşmiş memeleri gecenin vazgeçilmez oyuncaklarındandı artık. Dudakları boğazına kaydı; küçük iştahla emerek incecik boynunu ısırdıktan sonra kendini kaptırdığı tutkuyla onu yere yatırdı. Dizlerini açıp içine girdiğinde gözleri karardı; amcığı sımsıkı sardı, her hamlede derinlere iniyordu.
Köklüyor, bedenini kendi ritmine teslim etmişti; kızgın nefesi ensesinde homurdanıyor, hareketleri iddialıydı. İnatçı kisvesi yerini tam bir hayvana bırakınca amcığından yükselen o nemli sesler odada yankılanmaya başladı. Parmakları suratına dolanırken “Daha hızlı,” diye yalvardı ama aslında kendisi de dizginlenemiyordu. Saksoysa anında devreye girdi; dilini şehvetli gezdiriyor, topuğuna kadar iyice ısırıyor, bele yumruk attığı anlarda dahi vazgeçmiyordu.
Sonunda dayanamaz hale gelip sıçradığında amının sıkıca kavrayan oluşturduğu baskıyla içindeki yağmur patladı. Soluk soluğa kalmıştı ama gözlerindeki o şeytani bakış hiç azalmamıştı; daha fazlasını istiyor gibiydi hâlâ… Tam da bu anın çıldırtıcı gerçekliği soktuğu bağrına…