Üstü başı kırış kırış, yılların yorgunluğunu saklayan iki yaşlı kadın, genç ve diri bir delikanlının önünde diz çökmüş; ağızlarını saran dudaklarıyla o iri, kabarıp sertleşen yaraklara saldırmaya hazırlanıyordu. Gözleri parlıyor, içlerindeki susuzluğu bastırmak için can atıyorlardı. Genç adamın koca kara köklesi kadının amcığını ısıtmak üzereydi; o anın tadını çıkarmak için sabırsızlanıyordu kadınlar. Birinin eli gence ait devasa sikinin köküne sıkıca sarılırken diğerinin dili yavaşça salyayı yayıyor, amcık dibine yaklaşarak yumuşak dokunuşlarla dolaşmaya başladı.
İncecik dudaklar hız kesmeden dönüp dolaşıyor, miskinleşmiş ama dayanılmaz sertlikteki yarakta gezinirken sesler yükseliyordu. Kadınların nefes alış verişleri hızlandı, vücutları titriyor, yılların engin deneyimiyle bükülüp kıvrılarak genç adamı daha da çıldırtmayı başarıyorlardı. Delikanlı arada ellerini iki folloşun ince beliyle buluşturuyor; onların kalçalarını kavrayıp daha da derine çekiyordu ağızları. İkisinin aynı anda yamulttuğu kalite sakso her saniye büyüyen bir zevk fırtınasına dönüşüyordu.
Daha fazla dayanamadı genç adam; kaba kuvvetle yaşlılardan birini kaldırdı, masaya dayadıktan sonra üstüne oturttu. Kıvranan bedenlerin arasından girerken amcığın içine doğru köklüyü soktu usulca ama sertçe. Kadın acıyla karışık zevkin ortasında iniltiyle karşılık verirken diğeri hala elinden geleni yapıyordu ısırarak kemirerek onun dikleşmiş yarak ucunu yalayıp emiyordu. Gencin her inip kalkışıyla birlikte yaşlı kadın masaya vuruyor, vücudu kasılarak orgazma yaklaştığını belli ediyordu.
Sonunda içinden patlamasını saklayamadı; köpüren boşalmasıyla birlikte kadınların amcıkları dolup taştı, boğuk iniltiler ve ağır nefes alıp vermeler arasında kökleme son buldu. Yaşlı bedenler gençliğin kudretini hissediyor, gence yeniden yalvarır gibi bakıyorlardı. O gece azgınlığın sınırlarını zorlayan bu sahne damarlarında ateşi uzun süre söndürmeyecekti.