Madrid’in kavurucu asfaltında, Lady Dee kenarda beklerken adeta avını gözlüyor. Güneş tepede kavururken, arabası bozulmuş gibi yapıyor, çaresiz ve savunmasız. O anın kokusu havada asılı; terli tenlerin birbirine sürtünme vaadini taşıyor. Yolu kesen adam yanına yaklaşıyor. Gözlerindeki açlık hemen okunuyor. Lady Dee’nin kalçalarına sarkıtılmış mini eteği rüzgarla hafifçe dalgalanırken, adamın elleri onu hırsla kavrıyor. Parmaklar eteğin içine dalıp amcığının kıvrımlarını buluyor, dildi diken diken ediyor.
Sokak lambasının altında boyunlarından öne eğilmiş halde hızlı nefeslerle dolup taşıyorlar. Sürtünmenin sesleri bariz duyuluyor; her hareketiyle Lady Dee’nin amcığı adamın yarak yalısına yapışmış durumda. Adam göğsünde dolaşan damarlarını şişirip coşkuyla köklemeye başlıyor; sert dayamalar arasında kadın resmen çatırdıyor, inliyor. Her inleyişini çözemeyen yolda kalan kilometrelerin ağırlığıyla daha da derin hale getiriyor sikişi.
Yaraktan akan zevk damlaları yerde iz bırakırken adam hızını artırıyor, her sikme darbesiyle amcık içinde patlamaya yakın bir volkan gibi kıvranıyor Lady Dee. Kendisini tamamen kaptırmış halde, başını geriye atıp gırtlağına dolan tüm o haykırışları bastırmaya çalışıyor ama nafile. Penisi sırılsıklam yapmış sıktığı amcığını sonuna kadar dolduruyor, kadının bütün bedenini titretiyor. Sonunda hiddetle kendi kendine boşalıyor, sıcak tozunu kızın içlerine akıtarak bedenlerini yola bırakıyorlar.
O an gerçek manada sokak köklüğü yaşanıyor; teslimiyetle beraber cinselliğin en acımasız yüzü ortaya dökülüyor ortada. Herkesin gözü önünde parmak uçlarından dudaklarına kadar mırıltılar ve çığlıklarla dolu bu vahşi şölen devam ediyor geceye doğru…
