Üstü başı dar kıyafetlerle, pür asi ve ateşli bir bakışla Yumi Maeda odaya girdiğinde, ortamın havası aniden değişti. Her hareketinde seksi bir meydan okuma vardı; ince beliyle kendini sarkıtıp, yumuşak kalçalarını hafifçe oynatıyordu. O güzel, porselen teninin üzerine yapışan ter damlaları, arzunun habercisiydi. Gözleri karanlık bir istekle parıldarken, dudaklarını ısırıyor, her seferinde daha fazla açılmaya hazır olduğunu belli ediyordu.
Yarı çıplak bedenini keşfederken, elleri titremeden ilerledi; önce göğüslerini sıktı sertçe, sonra yumuşacık amcığını işaret etti. Yarağının sertleşmesini hissetmek için kusursuz vücuduna yaklaştıkça nefesi hızlandı. Dudaklarından çıkan inlemeler odanın içinde yankılanırken, dilini kullanarak amcığına yavaşça başladı; fırlayan damarlara nazik ama azgınca dokunuyor, her emişte daha da derine çekiyordu yarakını.
Ama Yumi sabırsızdı; sakso yetmezdi ona. Ayağa kalktı aniden ve masanın kenarına yaslandı. Sunduğu davete kayıtsız kalmadım; elimle kalçasını kavradım ve amcığımı onun içine dayanmak üzere tuttum. İtiraz etmeden genişleyen amcığına ağır ağır sokmaya başladım, her kökleyişte “Daha sert!” diye fısıldıyordu kulaklarıma. Bacaklarını açtığında aralarından kızgınlığı ve ıslaklığı kokuyordum; içimi doldururken üstüne çıkması için izin istedim.
Yumi’nin acelesi mideme kadar indi; beni çekiştirdi hızlı hızlı altına otururken benim de kamburum kavis yaptı onun ritmine ayak uydurmak için. Göğüsleri havada sallanırken ağzından çıkan hırıltılar duvarları titretti. Pis pis gülüyordu bazen zorlarken onu: “Hadi lan buraya diyorsun!” Nefeslerimiz birbirine karıştı, sıcaklık yükseldi ve sonunda o çılgın ritimde kurduğu köklüğün doruğuna ulaştı beraberce.
Beni içine çekip sarsarken bağırtıları odaya yayıldı; “Amına koyayım seni!” diyerek onun çıldırmış amcığıyla damgaladım gecenin ortasında. Sonunda yere çömeldik ikimiz de terli çıplak bedenlerle soluk soluğa… O an sadece şunu biliyorduk: Bu sikiş bize yetmezdi; daha fazlasını istiyordu Yumi ve ben de…
