Mariza Rabao, dolgun hatları ve anne cazibesini çarpıcı bir şekilde ortaya koyarken etrafı adeta büyülüyordu. Her hareketiyle yanan bir ateş gibi, arzuyu körüklüyor, içgüdüleri tetikliyor, hiçbir şey saklamadan kendi vahşi doğasını açığa vuruyordu. Geniş kalçaları kıvrılarak ona meydan okuyor, göğüslerinin ağırlığı ve kıpırdanışıyla gözlerini kamaştırıyordu. Gözlerinde yanan o hırçınlık, içinde biriken tutkunun dışa vurumuydu; beklemekten bıkmış, artık patlama noktasına gelmişti.
Dedikodulara aldırmadan sertçe yatağa yüklendi. Çıplak bedenini saran ter ve parfüm kokusu havayı ağırlaştırırken, yaraklarını oyuna dahil etmekten çekinmedi; dudaklarıyla amcığını yaladıktan sonra avuç içine aldı ve hızla soktuğu diliyle içini ısındırdı. Mariza’nın sıcak nefesi ensesinde hissedilirken, sırtını yere bastırıp kalçalarını kaldırmasıyla aralarındaki gerilim tavan yaptı. Yumuşak teni altında parmaksı dokunuşlar onu delirtti; amcığını çabucak sertleştirdi.
Sertleşen yarak bu sefer direkt olarak onun amcığına dayandı. Mariza’nın gözleri kısıkken çıkardığı iniltiler odayı kapladı. Amcığını girmeye zorlayan adam, ritmini artırırken kadının bedenine yayılan zevk dalgaları daha yoğun hale geldi. İçeriye dolan her santim yarak sanki onu yerinden koparacak güce sahipti; derin nefes alışları ve boğuk sesli inlemeleri erotizmin çıtasını yükseltti.
Mariza artık tamamen teslim olmuştu; kalçalarını ritme uyduruyor, her köklemede amcığını sımsıkı kavrıyordu. Yalnızca acıyla karışık zevkin hüküm sürdüğü bu anlarda bodrum odası adeta cennet yerine dönüştü. Yüzündeki ifade tarifsizdi: Acı ile haz arasında gidip gelirken sonunda gelen boşalma dalgasıyla kendini kaybetti. Gecenin karanlığında yankılanan son ah çekişleriyle birlikte adam da tüm gücüyle köklediği yarakla boşaldı; Mariza’nın kasılarak sıkılaşan amcığı içinde titrek ama güçlü bir haz fırtınası vardı. Seksin sertliğinde buldukları vahşi özgürlükle, geceyi ateşe veren ikili birbirlerine tutkuyla bağlıydı.
