Üstü çıplak, incecik bedeniyle apartmanın loş koridorunda dikildi; yüzünde utangaç bir ifadeyle cebinden çıkan kağıt parayı aldı. Sıkıştırılmış dudaklarından yükselen hafif titreme, içinde büyüyen o yoğun heyecanı ele veriyordu. Şehvet kokan bu buluşmada paranın karşılığı bedeninin arzuyla dolup taşacaktı. Hızla odaya girdiler, kapının ardında kıyafetler yere saçılıp çıplaklık baş gösterdi. Gözleri açıldı ve çıplak tenine dokunan sert ve kabarık yargılar altında eridi.
Hızlıca yatağa yatırıldı, göğüsleri kıvrak ellerin arasında sıkıca kavrandı, incecik beline kapanan kalın dirsekler onu yerinde tutmaya çalışıyordu. Ağzını ısırarak inledi, amcığını sıkan sert yargıya teslim oldu. Her darbe sertti, her kökleme daha derindi; titreyen kasları arasında yayılan o yakıcı his gitgide alevlendi. Dudaklarından çıkan keskin nefeslerle birlikte boynu ve göğsü boyunca akan ter damlaları onu gerçekliğe bağlayan tek şeydi.
O kadar hızdan ve kontrolün yokluğundan başı döndü; adamın amcığını bütün gücüyle içine çekip bırakırken gırtlağından gelen aynı anda hem acı hem haz karışımı sesler yükseldi. İncitmeden, tam tersine kendi sınırlarını zorlayarak götünü aralamaya başladı adam; dayama sertleşince tam anlamıyla gömülüp gidiyordu amına değen sıcak ve dar boruya. Islaklığı ve sıcaklığı arasında kaybolmuşken yabancı eller yeniden göbeğine indi, tırnaklar derin çizikler attı ama kızgın gözlerini kaçırmamaya çalıştı.
Sonunda dayanamayarak tüm bedenini sarsan karnına vuran boşalmayla patladı anlık suskunluk; içten gelen iniltiyle birlikte incelmiş olan bedeninden akan zevk dalgasıyla kendini kaybetti. Odanın soğuk havasında çırılçıplak kalan o genç ten artık yeni bir hikâyenin köküne sahipti: para için satılan o masumiyetin sert ve acımasız köklemesi…
